Yaşlı adamın biri bir gün deniz kıyısına doğru yürüyordu, sahilde kimsecikler yoktu. Adam yıllardır yalnızdı ve yalnız kalmayı seviyordu kendi seçmişti bu yalnızlığı orada kimsenin olmamasına üzülmedi haliyle ya da öyle sandı çünkü pek tatmadığı bir duyguydu sevinç…
Dalga sesleri rüzgara karışıp ürpertici bir his uyandırıyordu fakat aldırmıyordu ihtiyar adam sahil boyunca çakıl taşlarına basa basa yürüyordu, öyle uzun sürdü ki bu yürüyüş hava iyice kararmış, saatin farkına varamamıştı zaten saati de yoktu. Yorulmadan devam etti yoluna.Az ilerde küçük bir kulübe gördü ve istemsizce hızlandı adımları az sonra kulübenin önünde buldu kendini, kulübe oldukça eski ve tahtadandı. Kapısı açık olan kulübeden içeri baktı içerisi bir hayli karanlıktı, sadece eski bir divan ve divanın üzerindeki battaniyeyi seçebilmişti. İçeri girdi korkmadan, o an böyle bir kulübeye sahip olma arzusu hissetti, herkesten uzak yalnızca deniz dalgalarının sessizliği bozduğu terk edilmiş bir kulübe…
Bir şeylerden kaçıyordu ihtiyar adam ama kaçışının anlamsız olduğunu biliyordu. Divana oturup soluklandı, yaşlılığından bir kez daha yakındı. Çok geçmeden kapının eşiğinde belirdi beklenen, geldiğini hemen fark etti ihtiyar çünkü kaçtığı oydu ve biliyordu yakında geleceğini işte olmuştu, gelmişti nihayet kapıdaki. İhtiyar Adam “Hoş geldin bitti demek?” dedi. Kapıdaki cevap vermedi. İhtiyar devam etti “İyi de neden bu kulübe evime gelirsin diye bekliyordum” diye sitem etti. Yine sessizlik… O an dalgaların da sesi kesildi ayağa kalktı İhtiyar adam, kapıya doğru yürüdü ve kapıdakiyle birlikte çıktı kulübeden. İhtiyar adam yorgun gözleriyle dalgaları görüyor fakat sesini işitemiyordu. Yürüdüler bir süre ve nihayet kapıdaki konuştu “Hazır mısın?” Alaycı bir gülüş attı ihtiyar ve “Ne fark eder geldin işte gidelim hadi.” dedi. O an deniz kıyısında birkaç insan sureti belirdi .Tanıdık yüzler diye düşündü… Ailesi ve dostlarıydı gördüğü… Utandı, bunca yıl onlardan uzak olduğu için senelerdir onları görmeden yaşadığı için ,onlardan dişe dokunur bir sebep olmadan kaçtığı için… Hayatında belki de ilk kez pişmanlığı tattı ;ancak artık çok geç olduğunu biliyordu. Anlamsız boş bir hayat yaşadığını,yalnız kendini değil onları da cezalandırdığını o an anladı .Öfkelendi…Son kalan gücüyle yumruklarını sıkmaya çalıştı ama nafile diye geçirdi içinden sonra bir denize bir kulübeye baktı ‘Yine olsa aynı hayatı seçerdim’. dedi fısıldayarak ve Kapıdakiyle birlikte suretlerin arasında kayboldu… Deniz dalgaları hala sessizliğini koruyordu…