Charles Bukowski okumaktan olsa gerek hayatı toz pembe göremiyorum. Her şeyde bir bokluk arıyorum, karamsarlık bazen iyi geliyor. Yaşadığımız topluma ait hissedemedim hiçbir zaman kendimi. Doğuştan kaynaklanan sebeplerden olsa gerek karizmatik birisi olamadım, kafamda her zaman birden fazla fikir ve hayal olduğundan gerçek başarıyı yakalayamadım. Çoğu kez kendim olmam istenmedi. Başarı ve mutluluk için hep bir kalıba girmek gerekti. Bukowkski’nin dediği gibi ” Hep kalıplara uymayı reddettim. Geldiğim nokta şu; diğerlerinden daha mutsuz, bir o kadar umutsuz ama kafam hepsinden daha güzel…”
Çok mu pembe dizi izledik, entrikalarla geçen günlerin sonunda Rosalinda’ya mı kavuşacağız orası meçhul. Kumanda elimde insanların mutlu hayatlarına zapping yapıyorum. Başarı mı mutluluğu getirir, mutluluk mı başarıyı…Doğru kadını arayarak mı bulursun, yoksa o mu gelir seni bulur. Şans Allah’ın sevgili kullarına mahsus bir şey midir yoksa biz mi treni kaçırdık. Kafam bulanık, gönlüm karışık. Kendimi ifade etmekte güçlük çektiğim zamanlarda vuruyorum kendimi kitaplara, sarhoş oluyorum kelimelerin büyüsünde…Ne diyor üstad: “Yeterince dürüstsen, fazlasıyla aşık ve gerçekten seviyorsan hazırsın demektir. Artık mutsuz olabilirsin.” Karamsarlık hep oldu nasıl olmasın ki ; Mezun olduktan kaç ay sonra hayalini kurduğunuz işi bulmaktan vazgeçtiniz, birileri hak etmediği refahın sefasını sürerken siz kaç defa imkansızlıklarınıza küfrettiniz. Sevdiğiniz bir kızdan kaç kere vazgeçmek zorunda kaldınız…
Her geçen güne bir çizik atıyorum, sayılı gün çabuk geçer diyerek 24 yılı gerçekleşmeyen hedeflerle, karşılık bulmayan sevdalarla, raflar dolusu kitaplarla ve bir parçada olsa mutluluğa adanmış hayallerle geride bırakıyorum. Hayatım müsvette deftere döndü. Her defasında temiz sayfa açmaktan, koparacak yaprak kalmadı. Korkuyorum biraz, bu sefer de o temiz sayfaya yanlış bir çizik atarım diye. Sonra bir kenara not ettiğim söze takılıyor gözüm. “Acılı bir hayatla hayatsızlık arasında bir seçim yapmamı söyleseler, hiç duraksamadan acılı hayatı seçerim. İnsanlar hayatın ne kadar kötü olduğunu söylerse söylesinler, ben umudumu asla kaybetmedim. Henüz nasıl umut kaybedileceğini öğrenmedim.