Haftalardır bu salgının bendeki etkileri, karantinanın benden götürdükleri ve virüsün bende yarattığı olumsuz duygulara ne kadar odaklandığımı fark ettim. En sonunda bakış açımı değiştirmeye ve aynı Ataol Behramoğlu gibi, yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var demeye karar verdim.
Özgürlük, daha önce hiç savaşmadan kazandığımız bir lütufmuş. Hafta sonu nereye gitsek sorusu endişelerin en tatlı olanıymış. Dostunla bir fincan kahve eşliğinde sohbet etmek, küçük gözüken keyiflerin aslında en büyük olanıymış. Hiçbir mesafeyi düşünmeden tanımadığın binlerce yabancı ile aynı konser zevkini paylaşmak, tuttuğun takım gol attığında başka bir taraftara sarılmak veya çok beklediğin bir filmi yüzlerce seyirciyle izleyebilmek ne de kolektif bir hismiş. Sağlık ve özgürlük, paranın satın alamadığı iki nimetmiş. Herkesin eşit şartlarda olduğu bir zamanda, ne statü ne de şöhret bir fark yaratabilirmiş.
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey varsa o da dışarıda yağmur yağıyor diye evde kalmaktansa özgürce ıslanmanın ne de güzel bir seçim olduğudur. Şimdi olsa daha çok gün batımında Kadıköy vapuruna biner, hiç yürümediğim caddelere adım atar ve sokak sanatçılarına kulak verirdim. Kim bilir, belki de bu süreç karantina sonrası hayatlarımızda bir renovasyon etkisi yaratacaktır. Sevdiklerimizle geçirdiğimiz her anın kıymetini bilecek, daha az kırıp daha çok gönül alacağızdır. Bizi ne kadar yorsa da özlediğimiz işimize sarılacak, tüketimin yerini üretimle dolduracağızdır. Belki de sosyal medyada kaybettiğimiz saatleri arkadaşlarımızla buluşarak geri kazanacağızdır. Hep ertelediğimiz spor hedeflerimize parklarda uzun yürüyüşlerle ulaşacak, yeni tatlara açık olacak ve farklı deneyimleri kucaklayacağızdır. Belki de karantina bize gerçekten neyi özlediğimizi, neyden vazgeçebileceğimizi ve de gerçekten ne istediğimizi gösterecektir.
Karantinadan öğrendiğim en önemli ders, hayattaki küçük detayların ne kadar kıymetli olduğunun bir kez daha farkına varmak oldu. Bu salgına karşı hep beraber savaşacak, en yüksek tedbirleri alacak ve moralimizi yüksek tutacağız. En sonunda eski hayatımıza değil, yeni bir hayata merhaba diyeceğiz: Özgürlüğün çok daha anlamlı, insan ilişkilerinin çok daha değerli ve sağlığın çok daha önemli görüldüğü bir hayata.