Sarı bir çiçek iliştirmiştin saçlarıma.
Sarılmıştın sonra.
Hiç gitmezsin sanmıştım.
Yangından kaçar gibi oldu gidişin.
Yangındım belki de.
Çiçek sularcasına
Harlardım yüreğimi.
Erkenden kalkar bakardım yüreğime
Orada mısın diye.
Eksilmezdin.
Severdin yerini ,bilirdim.
Sulayacağıma harlayışımdan olabilir,
Umarsızca vazgeçişlerin.
Çok seversen gider dediler bir de.
Senden sonra kimseyi sevemedim.
<Eh, insanoğlu… Sevilmeyince yine gidiyor.>
Şimdi;
Sevmeli mi, sevmemeli mi?
Gitmeli mi, kalmalı mı?
Laf aramızda;
Kasımpatı da kurudu beyaz sayfaların ardında.
Sarı çiçeğe çok zor soru sordular derviş baba.