Gazetede bir ilan gördüm ” Kayıp Aranıyor ” diye.. Fotoğrafa baktığımda tanıdık gelmişti gördüğüm. Bir çocuktu bu, 6 – 7 yaşlarında, ilanın altında ” En son Geçmiş sokak – Pişmanlar Mahallesi’nde görülmüştür ” yazıyordu. Bu benim sokağım ve mahallemdi, demek ki en son bu civarlarda kaybolmuştu. E benim oturduğum mahalle de bir hayli büyüktü, kaybolabilme ihtimali vardı. Bir sızı hissettim o an içimde, küçük bir çocuk kayıptı, yardıma ihtiyacı vardı, belki başına birşey gelmişti. Hemen dışarı attım kendimi evden. Sokakta yürümeye başladım, bir elimde kayıp ilanıyla. Bir sürü çocuk vardı sokakta oynayan ve bir sürü insan vardı elinde kayıp ilanları başka başka çocukları arayan. Bir tanesi durdurdu beni, elinde bir gazete vardı, gazetenin ismi Hayat’tı. İlk sayfasında bir kayıp ilanı vardı, ilandaki fotoğrafı göstererek ” Bu çocuğu gördünüz mü ” diye sordu. Ben zannettim ki benim aradığım çocuğu o da arıyordu fakat fotoğraftaki o çocuk değildi. Farklı birisiydi, soruyu soran adama da benziyordu birazcık. ” Hayır görmedim, senin çocuğun mu ? ” Diye sordum, bana cevap vermedi. Adam devam etti kendi yoluna ben de arayışıma. Uzun bir sokağımız vardı, bir tarafındaki sokak lambaları yanıyor bir tarafı ise kapkaranlıktı. Ben aydınlık taraftan yürüyordum karanlıktan biraz ürkerim, ama küçücük çocuklar karanlığın içinde saklambaç oynuyordu. Derken bir sokak lambasının altında bir ihtiyara denk geldim, ona elimdeki ilanı tam gösterecekken bana ” Hala daha bulamadın mı aradığını ? ” diye sordu. Şaşırdım, nerden bilebilirdi ki ne aradığımı. ” Kimsin sen ? ” dedim o da bana ” Ben senim ” dedi. Daha bir şaşırdım, elindeki gazeteyi bana uzattı, gazetenin ismi yine ” Hayat”tı ve ” Bak, bu gazete hep kayıp çocuk ilanlarıyla dolu ve etrafın da o kayıp çocukları bulmaya çalışan yetişkinlerle kaynıyor, hiç mi fark etmedin ? ” dedi. Ben de ” Neyi ? ” diye sordum. ” Ahh, sen tam bir salaksın, herkes kendi çocukluğunu arıyor burada ama ne yazık ki bulamayacaklar. Bilmiyor musun burası Pişmanlar Sokağı ve Geçmiş Mahallesi, burada kaybolan bir daha bulunmaz !!! “. O an afalladım biraz, gerçekten ihtiyar da, kayıp ilanındaki çocuk da bana benziyordu. Bir anlam veremedim olanlara, aptal aptal yürümeye başladım ihtiyarı orada bırakarak. Yürükçe yürüdüm o sokağı ve en sonunda tekrar kendi evimin önüne geldim. Bizim sokak daire şeklindeymiş, başladığım yere geri dönmüşüm anlaşılan. Evin önünde bir çocuk duruyordu, dizlerinin üzerine kapanmış ağlıyordu. Yanına gittim başını kaldırdım, bir baktım o gazetedeki çocuk. ” En sonunda buldun mu beni, ben aslında hiç kaybolmadım, hep buradaydım. Ama sen bir an için unuttun beni, ben de gazeteye ilan verdim senin beni bulman için. Neden bu kadar uzun sürdü ” dedi. ” Haklısın” dedim, elinden tuttum çocuğun ve sokakta saklambaç oynayan diğerlerinin yanına götürdüm. Onu oraya bıraktım ve tekrardan evime gittim. Evde az önce karşılaştığım ihityar oturuyordu, film izliyordu. ” Bak televizyonda çocukluğunun favori filmi oynuyor, adı da ” İçimdeki Çocuk”, ama ne yazık ki başrol oyuncusu öldü ne kadar acı, izlemek ister misin ? ” dedi. ” Hatılayamadım ama ilginç bir filme benziyor ” dedim. Siyah beyaz sessiz bir sinemaydı bu. İhtiyarın tam karşısına oturdum. Kendime bir duble kezzap döktüm en şerbetlisinden, sigaramı tersten yaktım ve izlemeye koyuldum.