Bazen karartırım gözümü… Toplarım cesaretimi… Şu mendebur dünyada insanca yaşamaya bile cüret ederim. Umutla harlarım beni kavuran varoluş ateşimi… Islıklarla donatırım ıssız, sakin, kasvetli yürüyüşlerimi… Kaykayımla kutsadığım kaldırım kenarı yolları, küs anıların çöküntüsü olarak eğreti kalmış adımlarımın hayaletleriyle birlikte cilalarım. Gözlerim “Onları” arar hep, rüzgârını yüzümde, efkârını gönlümde hissettiğim yokuş aşağı seyahatlerin yoğunluğunda…
Ve muhakkak bir yerlerde karşılaşırız… Ürkek bir sokak başı tesadüfü de olabilir, iki bank arası telaşesi de, güvercin peşlemesi bitkinliği de olabilir, bizi karşılaştıran… Ama hep onlardır o karşılaşmalarımızı anlamlandıran… Evet, necis olmayanlar… Evet, Peygamber kucağı görmüşün soyları… Evet, Kediler… Muhakkak oralarda bir yerlerdedirler… Ve bu zorlu, bu çıkmaz dolu hayatı daha az işkenceli kılmak için dört ayaklı ağrı kesiciler olarak dolaşıyorlardır…
“K.albimin E.n D.eğişmez İ.htiyacı” diye adına açılım yazdıklarımdır ne de olsa onlar… Yabancılardan ürküp kaçanlarının, çok azınlıktaki kirli pasaklılarının bile görüntüsü dahi bana en nadide huzuru aşılayıverir, kedilerin… Mankenlerin taklit ettiği yürüyüşlerinden, şairane derecede ahenkli miyavlamalarına dek herşeyleri ve her anları bana mutluluk verir kedilerin… Onlar dört ayaklı şiirlerdir… Hani anlamadığınız dildeki bir şiire bile baktığınızda, gizemli bir empati ile ahengin dolaylamasını hissedersiniz ya kediler de işte öyledir benim için… Anlaşılmazlıkları bile çok güzeldir onların…
Oysa benim onlarla geçmişim çok fırtınalıdır… Daha bebekken anne kucağında gittiğim komşu evinde, bana gösterilen ilgiyi kıskanan bir “kediceğiz”in orta yoğunlukta bir saldırısına maruz kaldırığımda, ileride kedi görünce yol değiştireceğimden endişe etmiş ahali… Onlar da haklı tabi, büyüyünce tam bir kedikolik olacağımı nereden bilebilirlerdi ki?
Çocukluğumda yanlarına gelip gözlemlediğim, dostça selamladığım, miyavlamalarının mırlamalarının seslerini şarkı gibi dinlediğim, gençliğimde ergenlik travmalarımı paylaşıp dertleştiğim, üniversite ve akademik kariyer yoğunluğunda okuma yazma yorgunluğumu atmak için kucağımda uyutarak enerji aldığım, enerji alırken de uyuyan miyavcıkları ensesinden öptüğüm anlar yaşatmıştır bana kediler… Onlara ne kadar müteşekkir kalsam azdır…
Her birimiz “K.albinin E.n D.eğişmez İ.htiyacı” olan kişiyi, yeri, varlığı ya da uğraşı bulduğunda benim sizlere belki de abartılı görünen bu kedi sevgimin farklı formlarının olduğunu kavrayabileceğiz… Belki hepimiz kendi dünyamızdaki “Kedi Enselerinden Öpmelik Anlar”ı bu şekilde bulabileceğiz… Kediler kadar asil bir geleceği, onlar kadar dinamik şekilde yaşayabilmeniz dileğiyle… Hepinize sağlık ve mutluluk diliyorum…