Kendimi yalnızlıkla eziyorum ve tavan, göğsümdeki acı kadar kof; bir dolu dünya taşıyorum acılarımda sonra güftesi hercai, bestesi donuk bir prensesin son nidasında saklı kalan şiirleri oluyor geleceğimin.
Mutluluk, düz bir yolun çukura çıkmış çamurlu arsızlığı oluyor ve biliyorum; insanı tek mutluluk güzelleştiriyor.
Bir soğan oluyor kahkahalarım; gözlerimi yaşartıyor. Sonra da mutluluktan ağladığım sanılıyor, halbuki trajik kahkahalarımın son limanda beklenildiği hüzün gemisi geçiyor boğazımın tek yakasından; Asya ile Avrupa’sı birleşmiyor.
Çok acıyorum bugünlerde. Kırmızı biber közlüyor hayallerim, düşünüldükçe anılarım kalbimi yakıyor. Sesim yanık türküler profesyoneli güleç mutsuzluk sesime perde oldu sanılıyor. Hep ama hep çok yanlış anlaşılıyor.
Ak günlerimin kara günlerime karaokesi, kara günlerimin ak günlerimle okeye dönesi geliyor. Ben acırken, can münasip heyelanlarda muzdarip yıkışlar çoğaltıyor.
Kendimi dünden çok, geçen seneden ağır ve çok uzun zaman öncesinden ağır aksak kanatıyorum. Pardon diyesi geliyor özürlerimin, kusur muhabbetinden arşa çıkıyor gömülüşlerim.
Dilara AKSOY