Kendi kendine konuşana deli diyor bizim oralar. Hayır! Kendi kendine konuşana yalnız denir. Söylenilenin aksine kendi kendine konuşmak yalnızlıkta delirmemek için insanın sarf ettiği acınası bir çabadır…
Bazen kendimizden gelen bu geveze sesler öyle kalabalıklaşır ki başkalarını dahi duyamaz olursunuz. Gelin görün ki kendinize dönüp “yeter artık bir sus kardeşim” de diyemezsiniz… Bu arada siz bu ironi içinde boğuşurken duy(a)madıklarınıza sunacak bir mazeretiniz de olmayacaktır…
Uzun mücadeleler sonucu omuzlarınıza yüklenen yorgunluğunuz ya sizi yalnızlığa teslim edecek ve deli gömleği giydirecek ya da bu haşin yalnızlığı size sevdirecek. Her ikisinin de muhtemel sonuçlarını tartışmak gerek elbette. Hakkınızda deli denilmekle yetinip deli gömleği giymekten yırtasınız bile bir süre sonra vasıflandırıldığınız bu absürt sıfatı kabullenmek durumunda kalacaksınız… deliliğinizi seveceksiniz onu sahipleneceksiniz ne de olsa siz bir delisiniz(!) daha kötü olan ikinci ihtimalde ise önce sizi yalnızlığın koynuna bırakanlar daha sonra sizin ve yalnızlığınızın peşini bırakmayacaktır. Yalnızlığınızla baş başa kalmak istediğinizde kıskanç bir kaynana edası ile karşınızda yerlerini alacaktır. Hayda! şimdi de onlarla cebelleşin bakalım… kendinizle bir de “bu insanların derdi ne?” diye konuşun. Vakit bol gelin bir de bu sorunun cevaplarını konuşalım. Cevaplarını dedim. Çünkü bu cevabı tek şıklı bir soru değil.
1-bu insanlar gerçekten sizi delirtmek istiyor! Yalnız bırakmakla hınçlarını alamayıp hedeflerine ulaşamayanlar yalnızlığınızla olan bu derin muhabbetinizi çekemiyor! Ve şimdi de yalnızlığınıza karşı çıkarak sizi delirtecekler!
2-belki de öyle hedefli programlı insanlar değillerdir. Yaptıklarının sonuçlarını düşünmüyorlardır. Hatta tüm bu konuştuklarımızdan habersizdirler. Bu tip insanları umarsız olarak nitelendirelim. Kendisine küsmüş dağdan bihaber dağlar… Umarsızlara karşı deli yalnızlar…
3- bunu en sona koydum. Çünkü bana kalırsa en kötüsü bu elemanlar. Yani bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasıncılar. Kim delirmiş kim ölmüş kim kalmış… benim derdim bana yeter… sen git biraz ötede oyna evladım… ucu bana dokunmasın… komşunun dayısı ölmüş(bunu niçin söylediğimi bilmiyorum)
Artık her neyse! Çok şey söylenebilir bu insanlar üzerine. Ama öfke anında mutasyona uğramış iradem doğru ve yanlışı ayırt edebilme yeteneğini kaybediyor! Öyle ki yanlış ve yalnız yazarken “n” ve “l” harflerinin yerlerini karıştırabiliyorum. Ve kendi düşüncelerinden dahi korkan biri olarak yanlış düşüncelerden Allah’a sığınırım! Zira görüldüğü üzere kötü sonuçlara sebep olabiliyor… Aslında benim öfkem hasedimden.. ben de böyle olabilseydim keşke.. Allah’tan başka ne isterdim ki!! Bundan sonra ne mi olacak? Onu ben de bilmiyorum. O aşamaya gelemedik henüz. Ama öğrenir öğrenmez ilk iş sarı binadan size yazmak olacak, müsterih olun…
13.01.2014 22:54