Öylece kalakaldım. Şarkıların nakaratlarında kayboldum ve bir yanım oradan hiç çıkmak istemiyor, bir yanım ise gerçekliğe karşı açtığım savaşta sürekli beni dürtüyor, çık oradan, savrul olabildiğince yabancı diyarlara… Topuklayıp kaçmak istiyorum bir sahil kasabasına. Bir daha hiç dönmemek ve hafızamı sıfırlamak istiyorum. Sahi gerçekten istiyor muyum? Ya da sadece üzüldüğüm tüm şeylerden dersimi çıkarıp akıllanmak mı tek amacım? E o zaman ben bunu neden başaramıyorum? Aynı hataları, farklı şekillerde sürekli yapıp yapıp sonra da bir şeylerin iyi olmasını bekliyorum.
Bir takım kararlar aldım mesela, bu yaz çok farklı olacak. Ya da en azından öyle olsun istiyorum. Hayatımı bir insana göre yaşamak istemiyorum mesela, özellikle onun hiçbir şeyden haberi yokken. Kendim için çabalamak istiyorum. Kalk şimdi yatağından, al gardırobundaki en rahat kıyafetleri, tık bir çantaya ve git Kaş’a. Orada başlamamış mıydı zaten unutma maceran. E seni ne durdurdu ki? Bir şişe şarap mı, onu hatırlatan şarkılar mı? Ne? Kim ki bu da bir yıldır unutamadın? O da anasının karnından mükemmel bir şekilde çıkmadı ya! Neden hala yoruyorsun kafanı, özellikle o senin için hiçbir şey yapmazken?
Aç bir Cem Karaca şarkısı ve dal uzaklara. Düşün ileride onsuz da neler olabileceğini. Çok zor değil inan bana. Sadece birazcık hırpalayacak ama sonra geçecek. Önceden yaşadın bunu, bu kadar şiddetli olmasa da. Elbet çıkacak karşına birisi, diyeceksin o zaman işte ”Ben zamanımı boşa harcamışım.” diye. Pişmanlık duyma ama, o acıyı tatmadan öğrenemezdin değer vermeyi.
Bu kendime yazdığım bilmem kaçıncı not. Sana ders olsun. Oku bunu, her aklına gelip unutamayacağını düşündüğünde oku bunu. Unutacaksın. Onun yerine kendine başka notlar yazacaksın.