KENDİMİZİ BOŞLUKLARA MAHKUM ETMEYELİM
Kendimizi neden içimizde kaybolmaya mahkum bırakıyoruz?
Hayatla barışık kalmak yerine her şeye sırt çevirmenin bizlere
kazanımlar sağlayacağı fikrini kafamızdan silmek istemiyoruz.
Mantıksız düşüncelerle hareket ettiğimiz için de uğramakta olduğumuz
zararı ziyanı göz ardı etmekten kendimizi beri bırakmıyoruz.
İnsan, kendi mantığına güvenerek yol almadığı müddetçe, içinde
bocalamakta olduğu boşlukların mahkumu olarak kalacaktır.
Bir türlü içerisine girmiş olduğumuz karanlığı terk etmek için
uğraşlar vermiyoruz.
Kendimizi o kuyuda aciz nefessiz her şeyden mahrum bırakarak
boşluklara mahkum etmekten vazgeçmiyoruz.
Kafamızda bazı olumlu fikirlerin yer etmesine bir müsaade etsek
hayatımızı alt üst eden körlüğümüzden kurtulmuş oluruz.
Fakat düşmüş olduğumuz mahkumiyet, çizmek istediğimiz yolu değiştiren
sebeplerin başında gelmektedir.
Bizim, bahsetmekte olduğum mahkumiyeti sonlandırabilmemiz için
kafamızda işe yarayan farklı fikirler üretme yollarına girmemiz lazım
gelmektedir.
Eğer içine girmiş olduğumuz yollar yüzünden telafisiz yanlışlara
düştüğümüzü fark edemezsek hayatımızı aydınlatacak ışıklarla
vedalaşmış oluruz.
Bu sonsuz vedalaşmada bize pahalıya mal olacak yaşantımızda da olumsuz
etkileşimlerin yer bulmasında en önemli sebep olarak kalacaktır.
Elimize geçirdiğimiz büyük fırsatları, mahkumu olduğumuz karanlıklar
yüzünden kaybetmek, hayatımızda yaptığımız en önemli hataların başında
gelmektedir.
Bizleri kendi içine alan uçsuz bucaksız boşluklar dünyamızın ışığı
unutmasında fark etmiş olduğumuz tek gerçektir.
Hayatımızın değişmesinde rol oynamakta olan bu gerçeğin göz ardı
edilmesi, girmiş olduğumuz esaretten kurtuluşumuz olmadığının bir
göstergesidir.
Akıllarda bulunması gereken bir şey daha var, mahkum olduğumuz
boşluklardan çıkamamamız; dünyamızın güneşe hasret kalacağı anlamını
taşımaktadır.
Esareti kabullenmek, her daim başkalarının çizmekte olduğu yolda
yürüyeceğimiz anlamına gelmektedir.
Benim naçizane fikrim, esaret hayatımız boyunca kabulleneceğimiz bir
durum olmamalıdır.
Etrafımızdakilere bir kere yenildiğimizi gösterirsek bu demektir ki
düştüğümüzü görmeyi bekleyenler, fırsattan istifade etmek
isteyeceklerdir.
Onun için diyorum ki hiçbir zaman etrafımızda dost görünen hainlerin
kaybettiğimizi görmelerine müsaade edilmemelidir.
Bahsetmiş olduğum esaretin önüne geçmediğimiz taktirde, yüreklerimizde
durmadan kanayan yaraların açılacağı aşikardır.
Ben, şahsen kendimi gereksiz mahkumiyetlerin içine atmam
yanımdakilerin de bir felakete sürüklenmesine izin vermem.
Atılmakta olan hesapsız adımlar yüzünden çevremizdekilerin zarara
uğraması, hayatımızda telafisi olmayan en büyük hatalardan birisidir.
Ders çıkarmadığımız her bir hatamız bizi her an bir öncekinden daha
büyük kayıplara uğratacaktır.
Girmiş olduğumuz yanlış bir yolu terk ederek doğru yola dönüş
sağladığımız halde kazanımlarımızın kayıplarımıza nazaran fazla
olacağına şahit oluruz.
Kendimizi zarara ziyana uğratmamak, içinde kaptanı olduğumuz geminin
dümenine sahip olmamız gerekmektedir.
Teslim almış olduğumuz dümene sahip çıkamazsak yaşadığımız tek şey hem
kendimize hem de insanların bize olan güvenini kaybetmektir.
Benim siz değerli okurlarıma anlatmak istediğim şey, kendimizi
boşluklara mahkum bırakmak yerine yanlışlarımızı görüp doğrulara
yönelmemiz gerektiğidir.
Hayatımızda yapmış olduğumuz hatalarımızdan ders almasını bilelim ki
aynı yanlışlara bir daha düşmeden yolumuzda yürüyelim.
Yapmış olduğumuz hataları görüp tekrar aynı hatayı işlememek bize
hayatın verdiği unutulmaması lazım gelen en büyük dersidir.