Gece 00.30
Elindeki son şişeyide bir dikişte bitirdi.Bugün tam 4.alkol şişesiydi.Kendinden , hayatından, sorunlarından kaçmak için girdiği bu çözüm yoluna şimdi artık iyice saplanmış durumdaydı.Yaptıklarını , hatalarını kabul ediyor ve sonuna kadar da pişmanlık duyuyordu.Zamanı geriye alabilse , çok değil sadece 3 yıl kadar geriye gidebilse bugün her şeyiyle farklı bir yaşama sahip olacaktı.Tercihleri ve sonu gelmez bencil istekleri yüzündense bu gece burda 4. şişeyi devirmişti.Bu bir kabullenişti. Pişmanlığın hiçbir işe yaramayacağını kabulleniş.Bundan sonra ne yaparsa yapsın hiçbir şeyi değiştiremeyeceğini kabulleniş.
Gece 00.35
Gözkapaklarının ağırlaştığını ve bedeninin nerdeyse mümkünmüş gibi huzurlu bir uykuya bırakacak şekilde yumuşadığını hissediyordu. Adını bile bilmediği bir semtin bilmem hangi sokağında beton zeminde cenin pozisyonundaydı.Havanın soğuk olmayışı işine geliyordu. Kendini evsizler gibi hissetmeye başlamıştı bile .Bir an olsun aklından evsiz olmanın , sokakta yaşamanın çokta kötü bir fikir olmadığı bile geçmişti hatta.Hayatının sonuna kadar bu şekilde idare edebilirdi. Babasının sokakta yaşayan insanlar için dedikleri tamda o anda kafasında , çok uzak bir yerden yankılanmıştı.‘İşe yaramazlar topluluğu!’ .Kendisinide artık işe yaramaz biri olarak görmeye başladığını düşününce babasının söylediklerinin doğruluğuna inanmaya başlamıştı.Yararının dokunacağı tek bir şey yoktu.Varlığının değiştirdi,Yokluğunun değiştireceği,Fikirlerinin bilinmesinin ve eylemlerinin etki edeceği tek bir şey yoktu.
Bu kadar işe yaramaz biri olduğunu kendisine bu denli kolay itiraf etmesi , artık bu durumu zerre umursamadığınıda gösteriyordu.Tüm olanlar için pişmandı ama telafi etmek adına elinden gelenide yapmıştı.İnsanların bencil olarak tanımlamasına rağmen o , Çözüm için canını bile ortaya koymayı denemişti.Uğraşlarının bir sonuç vermemesine karşın tek bir şeyden kurtulduğu için mutluydu ; vicdan .
Gece 00.51
Beynindeki her bir hücrenin uyuştuğunu , tüm bedeninin iyice gevşediğini en yoğun şekilde hissediyordu.Acı yoktu. Aldığı yaralara karşın hiçbir acı yoktu.Ya bu uyuşukluk hissetmesine engel oluyordu yada düşündüğünden daha hafif yaralanmıştı. Her iki ihtimal de umrunda değildi.Onun aklını meşgul eden şey bedenindeki yaralar değil,kalbindeki yaralardı ne de olsa.Belkide kalbine yara bandı yapıştıramadığı için iyileşmesi bu kadar zordu.Gerçi onu iyileştirecek asıl şeyin ne olduğunu o çok daha iyi biliyordu.
Gece 00.57
Dokunma duyusu diğer duyulardan baskın geldi ve uzandığı yerin sertliğiyle ilgili sinyaller göndermeye başladı.İlk bir kaç dakika bu uyarılara kulak asmamayı yeğledi ama zeminin onu gerçekten rahatsız ettiğinin kanısına varınca istemsizce doğruldu.Doğrulurken tüm kaslarında ince bir ağrının varlığını hatırladı. Anlaşılan bu sert zemin onu tahmin ettiğinden de fazla rahatsız ediyordu.Başını koyduğu yerin sertliğine karşın en azından kafasının rahat olmasını dilemişti. Uyku ihtiyacını çok sık unuttuğu içinde başı yine bir karmaşanın içindeydi.Gözlerini istemsizce yumdu.Düşüncelerle dolu bir bahçeye katlanmak zorundaydı artık.