İlla elma yemek zorundamısınız? Ya da tek bir parçasını yemek zorundamısınız? Hiçbir şey yemek zorunda değilsiniz. Eğer önünüze sunulan menüde çürük ya da faydasız yemekler varsa hiçbirini yemek zorunda değilsiniz. Aç kalmanız elbette sizi korkutabilir, düşündürebilir ya da endişelendirebilir. Mesele elma ya da avokado değildir azizim! Bunlar hadisenin perdelerini aralamak için yapılan birkaç basit tasvirden ibarettir. Tamamı kutuplaşmış, ayrılmış, kindarlaşmış ve birbirinden uzaklaşmış kesimleri yaratan bu sistemi anlatmak için yapılmış aciz bir benzetme.
Şöyle bir düşünün; Bir topluluğu, örgütü, partiyi veya kurumu destekleyen binlerce hatta milyonlarca kişi olabilmektedir. Peki bu saydığım kurumları kimler destekliyor? Genel bir soru bu. Herhangi bir tarafa çekilmesini istemediğim bir soru. Kısacası herkesi ilgilendiren bir soru. Yolda yürürken önünüze bakmak yerine birkaç dakikalığına çevrenize bakın. Sonra aynaya bakın. Bir mitinge gidin, bir tartışma programı izleyin. Tartışanlar neyi tartışmakta, mitinge gidenler neyi desteklemekte? Bir de şunu sorun; Neden desteklemekte? Bir topluluğa konuştuğunuzu düşünün ve o toplulukta sevmediğiniz ya da daha doğrusu görüşlerinin ve zihniyetinin dar pencereli olduğunu bildiğiniz kişilerden oluşan bir topluluk olsun bu topluluk. Basit ve pek de doğru olmadığını düşündüğünüz bir konuşma yaptınız ve bu konuşma o dar pencereleri kırıp geçti. Herkes ayakta ve sizi alkışlıyor. Neden alkışlıyor? Çünkü beğendiler. Peki siz bu konuşmanın pek alkışlanmaya layık olan bir konuşma olmadığını biliyorsunuz. Temsili bir rakam verecek olursak bin kişilik bir topluluk olsun bu topluluk. Ve içlerinden biri hariç hepsi size hayran olmuş ve körü körüne destekleyen bir üslupla slogan atmakta. Bir kişi hariç, o bir kişi bu konuşmanın aslında o kadar da içi dolu ve etkili bir konuşma olmadığını söylesin. Sonra geri kalanların o bir kişiye nasıl hücum ettiğini izleyin. Size destek verenlerin bakış açıları her ne kadar sayıları çok da olsa o bir kişiden geniş olamadığı için sizin yaptığınız konuşmanın binler tarafından desteklenmesinin bir anlamı kaldımı şimdi? Bu sorunun cevabını kendiniz verin. Çünkü az önce önce çevrenize sonra aynaya bakın demiştim. İşte onu yapın yani. Şimdi gelelim asıl konuya. Bugün meydanlarda, televizyonlarda size bir şeyler sunan politik veya siyasi aşçıların menüleri ne kadar sağlıklı? Bir taraftan bir grup size: ‘Etme eyleme bak hiç yoktansa bunlar iyidir, gel en azından kötünün iyisi bu.’ Biraz daha açarsak siz bu kötünün iyisini desteklemek zorunda da değilsiniz. Yani desteklemezseniz hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz. Yani aşçı size gelip: ’Efendim elimizde iyi yemek yok fakat bu biraz çürümüş yani en çürümüşü yemekten iyidir.’ Dediği zaman siz o yemeği yermisiniz?