Ömrümden geçen bir günü daha kumbaraya bıraktım, gün gelecek cebime koyacağım mutlu günlerimde harcarım diye. Her sabah karanlık bir tünelden gelen ışığa yürüyorum, hayat kavgası çapaklı gözler, yorgun bakışlar ile başlıyor. Topuklu ayakkabı sesleri eşliğinde ritmi yakalıyorsun. Kaderine koşan insanların karmaşasında biraz olsun keyif buluyorsun.
Çocukluğumun çaresizliklerini özlüyorum bazen. Gecenin bir karanlığında tek başıma tuvalete gidemediğim, susadığımda anneme seslendiğim , elim yandığında avaz avaz bağırdığım günleri…Oysa ki şimdi kocaman adam, savunmasız ve silahsız acımasız hayata karşı. Fakirliğin kıskacında zenginlik hayali kuranlar, birkaç dakika zevke bir kadını harcayanlar, bedenen değil ruhen tecavüze uğrayanlar. Hepsi bir köşede ve sen tek başına göğüs geriyorsun tüm bu saçmalıklara. Bakmak istemeyip yüz çevirdiğinde bir başkası çıkıyor karşına. Çocuk iken rüyalarında korktuğundaki gibi kanatlanıp uçamıyorsun uzak diyarlara. Etinden et koparken, ruhunda derin izler kalıyor.
Hayallerine tutunuyorsun bir müddet. Sonra farkında olmadan o çok sevdiğin insanlar taşla, sapanla saldırıyor görünmeyen kalelerine. Sessiz bir haykırış kopuyor, boğazında düğümleniyor. Olsun diyorsun. Ve aklına geliyor Ernesto’nun dedikleri : ” Hiç bir şey yolunda gitmedi ama hiçbir şey de beni yolumdan etmedi.” Mesai bitimi metroda beklerken ki rahatlığı yaşıyorsun, şehirler arası yolculukta kısacık aralarda mutluluğu tadıyorsun, Üsküdar’da denizi karşına ,rüzgarı arkana alırken uzaklarda seni bekleyen yarine el sallıyorsun. Bahar geldi geçti sen gelmez oldun…
Kalabalık semtin , küçük insanlarıyız. Barış abinin dediği gibi adam olacak çocuklardık, oldukta…Kimimiz parayla, kimimiz alın teriyle. Bilmesin kimse mutlu bir yuva hayali kurduğumuzu. Çünkü kredi borcuna kurban vermek istemiyoruz en masum hayalimizi. Yepyeni binaların gölgesinde, rantın kollarında, alın teri paranın kirine kurban gitti. Sessiz oldu cenaze töreni, öyle selası falan da okunmadı mineralerde. Farkında olmadan toprağa verdik.
Sonra nefes aldığımız çınar ağaçları yıllardır tutunduğu hayatı koy verdiler. Yaşar Kemal demirin tuncuna , insanın piçine bıraktı bizi. Zeki Alasya yok artık , kara mizah ak, ak hayatlar kara oldu. Umutlarımız , hayallerimiz bizden önce yaşlandı. Ölümün yaşamın sonu değil bir parçası olduğunu öğrenmiştim. Doğruydu bu. Yaşayarak ölümü besliyoruz…
http://muratkochan.blogspot.com.tr/2015/06/krk-kumbaram.html