Okuduğum kitaptan başımı kaldırdım. Kapıyı açtım. Odamın dört duvarına çarpıp çalan İlhan İrem’in “Anlasana” şarkısını evin bütün duvarları duysun istedim. Belki çok şey istedim. Ben sadece anlatmak istedim. Kapıyı kapattım. Bu kendimi anlatma hevesim evin duvarlarına çarpıp, ait olduğu yere, yani bana geri döndü. Ben kendime döndüm. Döndüm ve dedim ki, hangi kalemle yazsam içinde bulunduğum bu manasız hislerimi? Kalemlerin olduğu kutudan önce kırmızı kalemi çektim. Sonra elim mavi kaleme gitti, sonra tekrar kırmızıya. En nihayetinde kırmızı kalemi elime aldım, yazmak için.
Şimdiyse aklım mavide kaldı. Fransız yazar Baudelaire’in de dediği gibi “Ben nerede değilsem, orada iyi olacakmışım gibi gelir.” Odamın dört duvarını maviye boyasam geçer mi içimde bulunan bu anlamsızlık? Belki sadece içim geçer, belki boğar beni bu maviler.. Kim bilir, kırmızı ya da mavinin bana neler edeceğini…