Bazen hayatın bir kısır döngüden ibaret olduğunu düşünür insan. Aynı yerler, aynı yüzler, aynı sesler… Sabah yine aynı zil sesiyle, aynı ruh haliyle kalkar. Diğerlerininden farkı olmayan bir gün daha geçirir. Eve gelir yine aynı saatte. Ev bıraktığı gibidir. Geçer her zaman ki yerine, ardından çıkarır sigarasını . Hayatındaki tek yoldaşı olan sigarasına bakar, gülümser ve der: ‘merhaba sevgilim’. Sonrasında tutuşturur sevgilisini. Dudaklarının arasındaki sevgilisinin ruhunu çeker içine. Sevgilisinin ruhu bitip tükenince bir of çeker, sanki içindeki tüm sıkıntıları serbest bırakmak istercesine. Sonra hergün ki gibi geçirir geri kalan gününü. Sonunda yine yatar düşler aleminin başkenti olan yatağına. Ardından bırakır kendini düşler alemine insan.