Yönetmen Alper Akdeniz’in son kısa film çalışması olan Rüya görüntü kalitesi, gerçekçi sahneleri ve bağışladığı evrensel mesajlar ile dikkatleri çekiyor. Geçtiğimiz Temmuz ayında çekimleri tamamlanan filmin İngilizce altyazıları Yazar Melike Çelebi tarafından hazırlandı.
Rüya’da, Türk sol sinemasının çekmeye doyamadığı bir konu olan 80 darbesi işleniyor. Sanırım bu tür filmlerden yeni bir darbe yaşanmadıkça kurtulamayacağız. Dünya sinemasının İkinci Dünya Savaşı’nı konu alan filmleri vizyona taşımaktan vazgeçmediği gibi… Bu yorumum pek çok çevre tarafından bayağı algılanabilir ama ne yazık ki acı gerçek bu. Örneğin tarihin farklı dönemlerine damgasını vurmuş önemli olayların filmi kaç kere konu edildi diye bir bakalım. Truva, Birinci Dünya Savaşı, Ghandi veya Cengiz Han üzerine çekilmiş onlarca büyük yapım bulamazsınız, ama toplum hafızasını son yüzyılda derinden etkilemiş olayları konu alan filmlerin aynı ilgiyle defalarca kez çekildiğini göreceksiniz. Yani, alamet-i farika belirlenen konuda değil, izleyiciye aktarılan mesajda saklı olmalı. Rüya filmi de Alper Akdeniz tarafından tayin edilmiş 14 dakika içerisinde evrensel mesajını kitlelere aktarmayı başarıyor: Kitaplara karşı başlatılan her savaş, mağlubiyetle sonuçlanacaktır.
Diğer yandan, Rüya bizlere bir başka mesaj daha veriyor: Geçmişin toplum vicdanı tarafından suç olarak addedilen olgular, bugün yasal hale gelmiştir. Birkaç yıl önce, Atina’da Sokrates için temsili bir mahkeme düzenlenmişti. Düşünceleri yüzünden suçlanıp, yaklaşık 2500 yıl önce baldıran zehrini içmeye zorlanan Sokrates, düzenlenen yeniden yargılama ile temsili olarak beraat ettirildi.
Rüya’nın altını çizdiği hikâye tarihte defalarca kez tekrarlanmış olan benzer olaylara ışık tutuyor. Kısacası filmde 1980 darbesini takip eden günlerde elindeki kitapları saklı tutmaya çalışan genç bir çifti görüyoruz. Bir astsubay tarafından yapılan gece baskınında, solcu çiftin sakladığı kitaplar askerler tarafından bulunur ve kimseye zararı olmayan gençler darbe yönetimi tarafından cezalandırılırlar. Birçok insanın darbe günlerinde işkence görmesine, hatta öldürülmesine sebep gösterilen bu kitaplar bugünün Türkiye’sinde her köşe başında bulunabiliyor. Demek ki, Sokrates gibi haksızlığa uğrayan bu insanların da 35 yıl sonra toplum vicdanında beraat ettirilmesi gerekiyor. Umuyorum ki, Alper Akdeniz’in başarılı kadrosu sayesinde Türkiye’nin –Yunanların yaptığı gibi– hatasının farkına 2500 yıl sonra varması engellenir ve Rüya filmi aracılığıyla masum düşünce insanlarının haklılığı toplum nezdinde kabul edilir.
Sercan Leylek / Oslo
İletişim: facebook.com/PiriReisVeNostradamus