Soğuk bir kış gecesiydi. Evet onu ilk gördüğüm o eşsiz an soğuk bir kış gecesinden ibaret değildi elbette. Sizlere anlatmam lazım, beni bu soğuk akşamda yalnız bırakmayıp sıkı sıkı giyinip geçin oturun, sizlere gülümserim. Kahkahalar atarım. Ne isterseniz yaparım.. Lütfen geçin oturun şöyle. Çıplak bedenleriniz bu soğuklara dayanamıyor farkındayım. Benimde dayanmıyor ama ama sakın kimselere üşüdüğümü söylemeyin! Sakın! Ama bir tüy iliştireceğim ürkek bedenlerinize, bir tüy yaklaştıracağım seslerinizin yakınlarına.. Bir tüy koyacağım avuçlarınızın ırmak kenarlarına.. Bir tüy,küçücük bir tüy!
(Bir tüy havada uçuşmaya başlar, Tülin havada uçuşan tüy’e bakarak çevresine topladığı hayali insanlara her şeyi anlatmaya başlar)
(Bisiklete biner) Bisiklet sürmeyi çok severdim. Pedallarını çevirdiğim an ayaklarımın yorulduğunu hissedebiliyordum.Durduğum an ise ayaklarım benim yorgunluğumu hissediyor ve bana bakarak ‘ne duruyorsun’ ? Haydi sür! Diye bana meydan okumaya başlardı. Sadece ayaklarım meydan okumazdı, vücudumun her zerresi bana meydan okumaktan haz alırdı.(Bisikletten ayakları tökezleyerek iner)
Ahhh. Unuttum yine unuttum. Gözlerim gözlerimi nasıl unuturum.. (Elleriyle gözlerini ovuşturur) Görüyorum! Seni görüyorum çocuk. Belkide bana meydan okumayan tek varlığım,tek ışığım gözlerim olmuştu o an. Bunu üstelik küçücük bir çocuk başarmıştı.. inanabiliyor musunuz? Küçücük bir çocuk, elleri,ayakları kaldırım taşlarına yabancı, küçücük bir çocuk..
Olduğu yerde kalır ve gözlerini kapar başını yukarı kaldırır.. (İç sesi dışarı vurarak sayıklamaya başlar) Sakin olun! Sakin olun! Kurtaracağız! Bilinci kapanıyor, kapanıyor! Hızlı olun! Hayır hayır! Hastayı kaybediyoruz! Ölüm saati 07:41.. 07.41.. 41.. 41.. 07.41. (Gözlerini açarak) 41! Evet 41! Kere maşallah! Nurtopu gibi bir… (Gülmeye başlar) Bir güneş açmak için neden yelkovanlara muhtaçtır? Keşke dakikalar kadar acımasız olabilseydim durmadan akabilseydim dakikalarım, saatlere karışabilseydi.. Bunu yapan birini gördüm biliyor musunuz? Evet evet gördüm! Üstelik küçücük bir çocuk. Burnu, bu hayatın kokusunu bir çikolata ile ele geçirdi üstelik.. inanabiliyor musunuz? Bir çikolata.
Perdeleri aralayıp camları açmayı çok severdim. Ama güneşi göremezdim çoğu zaman pekala dürüst olayım hiç göremezdim..Çünkü perdeleri açtığım an çelimsiz ellerimi gözlerime götürür ve diğer prangalı elimle perdeyi tekrar kapatırdım. Güneş belki beni çok seviyordu? Sevgisini gösterdiği için bana bu kadar sıcaktı. Ama ben ondan kaçıyordum her seferinde.. Kaçıyordum.. Kaçıyordum..(Yere uzanarak yere düşen tüyleri ellerine almaya çalışır) Kaçmıyordum.. Kaçmıyordum.. O kaçmıyordu, küçücük bir çocuk kaçmıyordu.. Kulaklarıyla güneşin seslerini duyabiliyordu ve duyduktan sonrada küçücük ağzıyla ”yanına gelmek istiyorum ama çok sıcaksın ayarın yok mu senin?” diye azarlıyordu. Güneş kendini bırakıyordu.. İnanabiliyor musunuz? küçücük bir çocuk koskoca etrafı yakıp kavuran güneşi dizlerine yatırıp masallar anlatarak uyutup kandırıyordu.. Masallar.. Masallar..
(Koşmaya başlar hayali insanlara çarparak gülümser) Yolda yürürken insanları çarpmayı çok severdim.. Önce bir insan,ardından ikinci bir insan!Çarptıkça gülümsemeye başlıyorum. (Koşmaya başlar bir anda durur) Ama bu kadar çok insana çarparsam elbet bir yerde durdurulacağımı biliyorum. Ben durmayı istemediğim anlar bile durdurmaktan zevk alırdı beni, bu başıboş sokaklarla sevişen öksüz yollar.. Ardından bir köşebaşına otururdum ve benden bıkan bana meydan okuyan insanlara çarpmaktan morarmış omuzlarımın acısını soğuk bir duvara yaslanmış dinlerdim.. (Ellerini omzundan indirir) O sırada gördüm onu! Küçücük ayaklarıyla koşup gülümseyen birisi. Bir insanın aynı anda koşup gülümsediğini gözleriniz ikisini bir arada görebilir mi? Ben o küçücük çocukta hem ayaklarının bir şiir gibi kaldırımları gülümsettiğini, hem de kendisinin güldüğünü görüyordum.. Kimselere çarpmadan koşuyordu. Onu fark eden tek bendim, bendim çünkü o küçük çocuk koşup koşup durduğu an arkasında binlerce insan yoktu, omuzlarımın sızısıyla ben vardım.(Arkasını dönerek kendine sarılır) Sarılmak için yürüdüğümde bana bağırarak ‘ ama sen koşmuyorsun ‘ dedi ve koşarak ortadan kayboldu.. Koştuktan sonra durduğu yerde bir tüy havalandı, küçücük bir tüy.. elime aldım avuçlarımda sıktım gözlerimi yumdum.. Ve o küçük çocuğun ben olduğunu gördüm.. İşte o an çok üşüdüğümü hissetmeye başlamıştım ve bir anda büyümek istemiştim. Keşke hayatım boyunca bir çocuk olarak kalıp hayatım boyunca üşüseydim.. Ama o tüyü yere bırakıp büyümek istemeseydim.. Bir tüy havalandı, yere düşmedi.. Bir çocuk koştu, bir çocuk durdu.. (Avuçlarında olan tüye bakar ardından yerdeki diğer tüyleride avuçlarına alır ve gözlerini yumarak ellerini iki yana açar ve çocuk gibi kahkahalar atmaya başlar..)
SON
Cantuğ Canpolat