Mazimin en ıslak yerindesin şimdi… Sırılsıklam bir mazinin ardında,asılı kalmış gençliğimsin benim…
Buraya kadar her şey güzel, hoş da; sana edilen sitemli sözler haddini aştı, çok buruklaştı her şey, yüreğimdeki yaşlar sonunda gözlerime de bulaştı. Bugünümde varsın, yarınım da olacak mısın, ben olacak mıyım? Olsan bile sen hep onun kalacaksın. Kabule gelemeyen, kabul edemeyen hırçın benliğimdi, ama bak artık nasıl da kabul edildi her şey. Sen haklıydın, ben haklıydım, o haklıydı,herkes haklıydı sözleriyle başlamıyor satırlar. Haklı ya da haksız diye bir şey yok, seven+sevilen var yalnızca…
Dünümün en uçsuz bucaksız sarsıntılı yerindesin, isterdim ki ömür hikâyemi ezberlediğim için, seni de içine alıp içimde sakladığım için beni anla. Oysaki sen anlayamadın…
Mazimin en tozlu yerindesin, bir kitap gibi; yıllardır hiç okunmamış kitap sayfaları gibi… Bana kendimi anlatmak için fırsat tanımadı kimse, hep kendilerini anlattım durdum senelerce. Ama sonra anladım ki; zararlı,ziyanlı olayları ortaya çıkaran, nedenli nedensiz doğuran yalnızca benmişim… Hiçbir suçum yok diyen de suç işleyebiliyormuş bak! Seven+sevilen oyunu devam ediyor, perde bir kez daha açıldı; sen sevilen,ben seven…
Sen bir başkasının gözlerinde can bulmaya hazır bir yüreğin efendisi, ben tek bir sözüne gelip ömür boyu yanında kalacağına dair inancını hiç yitirmeyen bir sevgi perisi… Hangisi daha makbul karşılanır bilmiyorum. Hangisi yamacın en iyi hâli, en orta düzeyde, en göze hoş gelen, yüreği talansız bırakan hali? Sesimi sesine, gözlerimi gözlerine, en önemlisi de yüreğimi yüreğine çivilesem güzel bir tablo oluşurdu aşkımızdan duvarlara, boydan boya tüm sevda kokan aşıklara hediye olurduk.
Geleceğimin en soğuk yerindesin şimdi… Bilmiyorum, seni ne şekilde yüreğime oturtacağımı bilemiyorum. Sadece alıngan yüreğime bu da geçer diyorum. Sana seslenmek yüreğindeki yangını söndürmeye yetseydi hiç bıkmadan konuşurdum seninle, sırf o çok sevdiğin insandaki acını unut diye.. .Mümkünâtı var mı? Sana söylenmesi gereken sözleri de çıkardım, hiç edilmemeli o sözler. Sen bir başkasında mesken tutmuşken, adsız, hatta bazen sıfatsız bir senaryo yaratmak lazım. Sevdiğim yok, sevgilim yok, imkânsızım, imkândan ayrı çok derin sızım… Artık hiçbiri yok, yakışmadığından değil;bende güzel durmuyor artık bu kelimeler, sen bir başkasında sevda paketini açmış dumanıyla tüterken yakışmıyor bana! Hoşça kal… Yine gelir miyim bilmiyorum, kaleme alınmış bir yemin gibisin sadece… Ömrümün temize çekilmiş hâli ol isterdim, lâkin sen yüreğini her gün onu severek temize çekince kirlilerimin arasına gömüldün, özür dilemesi gereken ben miyim bilmiyorum, lâkin yazık olmuş bir aşka her daim kan kusuyorum…
Dilara AKSOY