Mercan yokuşundan yavaşca ilerledi sonra,gençliğinin geçtiği yokuşta yine aynı duyguyla yürüdü,gençliğindeki gibi yine ne yaptığını bilmeden sadece yürümek istedi .Hiç değişmemişti buralar,sıra sıra dükkanlar ,kalabalık ve koşuşturmaca ,dükkanların eski çatıları,Ahmet Abinin çay ocağı ,birden züccaciye dükkanındaki aynada kendini gördü,durdu izledi kendini dakikalarca ne kadar da yaşlanmıştı 15 yıl önce yine kendine bakmıştı bu aynadan ,teninin parlak renginden ,o hep gür saçlarından ve gülen yüzünden eser kalmamıştı. Artık daha yavaş yürüdüğünü farketti yürürken, tam da burada kaybetmişti ilk göz ağrısını,kalp sızısını ,aradan geçen yıllar onu geri getirmemişti ama kendinden ne çok şey götürdüğünü düşündü…
Hava kurşun gibi ağırdı ,yağmur daha hızlandı.Paltosunu sıkıca örttü başını öne eğerek yürümeye devam eti mercan yokuşun dan.Bu yokuş hiç bu kadar dik ve yorucu gelmemişti bugün ki kadar ona ,her adımda bir ah çekiyordu derinden derine.Yağmurla beraber bütün geçmişi yağıyordu üstüne üstüne ,düşünceleri iyice yoğunlaştı ,bir ara ayağı takıldı yokuşun yerinden oynamış taşlarına,hafiften tökezledi ,sonra doğruldu.Yokuşun sonuna gelmişti meydana Beyazıt Meydanına ,çok sevdiği güvercinler hala oradaydı beyaz,siyah,alacalı rengarenk.Bu güvercinler 15 yıl önceki güvercinler mi ki acaba diye düşündü ‘Saçmalama!’ dedi gülümsedi içten içe.İyiden iyiye yorulduğunu hissetti ,üşümüştü üstelik demli bir çayla içini ısıtmak istedi ,oysa hayata karşı hiç içi ısınmamıştı ,hiç sımsıcak olmamıştı yüreği nedense,işte bu yüzden çok severdi sıcak ve demli çayı ,kendini çayın sıcaklığıyla avuturdu hep.İştahla aldı bir yudum çayından ,şeker atmadığını farketti gözleri tabakta olması gereken şekeri aradı ,şeker yoktu! eksikti.Hiç umursamadı çayını içmeye devam etti .Hayatında da hiç birşeyin tam olmadığını düşünmeye başladı neyi tamdı ki!neyi doğru yapmıştı!bütün tercihlerim yanlıştı belki de dedi.Mesleği belki de evliliği ,heyecanları umutlari ,bekleyişleri ,keyfi ,neyi tam yaşadım ki dedi.Korkunç bir düşünceyle tekrar ürperdi,en son ağız dolusu güldüğü anını hatırlamak istedi ,gelmedi aklına o an,belki de hiç gülmemişti ağız dolusu kahkahayla .Ruhunu okşayan bir ana ,bir akşama gitmek istedi ,düşündü… düşündü…bulamadı!sanki o akşamlar hiç olmamıştı yağan yağmurlarda hiç ıslanmamıştı,hayatın yağmurlarında hiç ıslanmadığını farketti.Boşa yağan yağmurlar gibi beyhude boşa yaşadığını düşündü.Son sigarasını bu düşünceyle yaktı.
Sigarası bitmek bilmiyordu uzun uzun çekti içine,parmak uçları tütün kokuyordu .Hayattaki en büyük bağımlılığının sigara olduğunu bir kez daha farketti.Bağlanmamıştı hiç bir şeye bir düşünceye bir işe veya bir kadına tutkuyla.Yaşanmışlıkları hayalleri hep arada kalmıştı kafasındakiler başkaydı,ruhundakiler başkaydı,dokunmalar başkaydı hissettikleri hep başka hep başka.Çok kişide derin izler bırakmıştı belki ama,kendisinin derinliklerinde iz bırakmış ne bir kişi ,ne bir anı,ne de bir eşya bulamadı.Başkaları yaşamış o seyretmişti sanki hayatı ,oysa hiç sevmezdi kıyısından köşesinden yaşamayı hayatı,tam ortasından yaşamak isterdi hep hayatı ve zamanı ,neşeyi ,kahkahayı ,derdi ve ızdırabı tam oratsından ne bir eksik ne bir fazla tam olsun istemişti herşeyi.Ekmeği de tam ortasından bölüp paylaşmayı sevdiği gibi.
Sigarası bitmek üzereydi son nefes sigarasında ,huzurlu bir anını aradı geçmişinde ,düşüncelerin kendisini boğmadığı huzur içinde bir anını,onu da bulamadı anılarında .Çok yorulmuştu bu akşam ,bu yokuş onu çok yormuş ve yaralamıştı.Üstelik İstanbulu da eskisi kadar sevmediğini hissetti.Usulca doğruldu tabureden ,sigarasını ayakta söndürdü.Ellerini paltosunun cebine soktu ,hayatının geri kalanını yaşamak üzere devam etti yoluna ,yine de yaşanmalıydı son ana kadar öyle ya da böyle eksik ya da tam.Yaşanmalıydı….