Ankara’nın Gri Sabahında renkli ‘Günaydın’ herkesin harcı değildir.
Dünden farkı bugünün,sadece yaşanıyor olması.Şu an.Şimdi.
Sabah boğazın dolu kalkarsın,yavaş yavaş pijamayı çıkartıp sevimsiz delikli çorabını giyersin az sonra annem gelir odaya;
Korkmuştur diğer kardeşten dolayı ; işe gitmeme ihtimalini her sabah yaşar kadıncağız o telaşla bakar kapıdan içeri usulca uyanmışmıyım diye?
Sevimsiz suratı görünce ilk sevinen o olur.
Ve günün hızlı akan vakit kısmı evden çıkar çıkmaz başlar.
Ayakkabı,asansör,düğme,dış kapı,soğuk asfalt,soğuk araba,sıcak motor,buğulanmış cam,yoldan alınan iş arkadaşların,onların sessiz bedenleri ve poğaça kahvaltıları,iş yeri açılışı,doğalgazı bağlanmayan şirket,soğuk ofis,ve mutemet ‘Hayri Efendi’ görünümünde muhasebeci ahmet abi,çayı getiren abla,Diş ağrısı,kel patron.
Kel patrondan sonrasını yazasım gelmedi.Bak içim tıkandı bir hoş oldum.Böyle mandalina yedikten sonraki elma tadının damakta bıraktığı o değişik his var ya; ondan oldum işte…
Kek yapılan kabın içindeki hamur yemeyi seven ben,bu aralar keyifsizim..
Gün böyle geçince ve bitince freni patlamış kamyon gibi sağa sola gidiyorum.
Aklınıza belki 10 yıl düşünseniz gelmeyecek bir sektör de ‘zorunluluktan’ satış müdürüyüm.
9 kişi çalışıyoruz.Kahverengi sevimsiz dolaplar ve siyah itfaiye meydanından alınma deri koltuklar.
Ne kadar renksiz ve gri değil mi yazdıklarım ? ne bok olduğunu görmenize bile gerek yok..
Bu kadar yazdıktan sonra bir son gerekli değil mi ?
Bu aralar renk var..geceleri yatmadan keyiflendiren bir ses var..
Yalansız dolansız konuşuyoruz..
Bir gram şekil ihtiyacı duymuyoruz..
İnceden gülüyoruz,beraber keyifleniyoruz..
Mutluluğun ‘müdür’ ü o!
Onun müdürlüğünün yanında bizim ki anlamsız kalıyor..Hükmü yok 🙂
Bizim şirketin ‘müdür’ ü de O!
Ve hep mutlu olsun istiyorum..
İyi ki büyümüşün ‘müdür’!
Not:Keyfin ne kadar değerli olduğunu bilin istedim.