O gün, bugün ama bugün, o gün değil. Olsun isterdim yani oldur isterdim. Artık adına şiirlerde yazamıyorum. Yanlış anlama, yüzün çıkmıyor da aklımdan; gülüşünü, gözlerini, sesini arıyor yüreğim. Adın silinmiyor dudağımdan, ağzımda bir acı, yemek tuzsuz, çay demsiz, sigaram dibinde. “Öyle işte” hani bir de hayat sensiz.
Güzel kadın, artık üşüyorum seni beklemekten, kala kaldım öylece zamanın bilmediğim bir yerinde. Güneş gibi doğsan yüreğimin eteklerine, çözülse buzum. Var mıydın, yok muydun, ben miydim, sen mi, biz mi? Derken “biz…” Uzun zamandır şuan ki halimin ne öznesi ne de zamiri mevcut dilde.
Ben bugün de yokluğuna uyandım, alışamadım. Artık sıkıldım… Yeniden sadece birlikte gülelim mi? 2 sonbahar, dile kolay. Kadranla saniye savaşlarım var her seferinde kaybettiğim. Öyle geç kalmıştım ki sana, bu dünya kaç tur daha atsın güneş etrafında ki ben artık varayım yüreğinin diyarlarına.
Hep bir adım, bir şeyler, bir… Bir eksiklik var; şiirde, renklerde, çiçeklerde, güneşte, günde, gecede, çayda, sigarada, onda, bunda, bende… Eksilmeyen aksine git gide çoğalan bir şey var tastamam, sensizliğim.