Sen doğunca sana anı olsun diye başlığını açıp aylarca boş bıraktığım bu sayfa,Bir yaşını doldurdun ve berbat bir gidişatı olan bir dünyaya doğdun canım oğlum. Sana olan sevgimi anlatacak hiçbir kelime bulamıyordum tarifi olmayan bir duygu diyordum anneliği tarif ederken arkadaşlara!Sibirya ormanları ve Amazon ormanlarında çıkan yangınlar binlerce hektar ormanı küle çevirdi , Rusya Nyonoksa da nükleer kaza, Uçak kazasında feci şekilde can veren insanlar , İnsan hayatını tehdit eden COVID-19 virus salgını ve daha niceleri… Yıllar sonra doğdugun yılı olur da internette aramak istersen bu gibi haberlerle karşılacaksın. Şu anda bilgisayarımın ekranında tam olarak 15 Mart 2020 ve saat gece 10’u gösteriyor. Sen uyuyorsun ve binlerce yaşamı tehdit eden bir virüs ile başa çıkamayan bir dünyaya doğduğundan haberin bile olmadan en güzel masum halinle mışıl mışıl uyuyorsun. Çoktandır yazı yazmayı bırakmıştım ama son zamanlarda yaşanan felaketler, salgınlar, savaşlar derken en son bir Anne with E diye bir diziyi izlerken buldum kendimi o dizi de öksüz bir çocuğun 16 yaşındayken ölmüş anne ve babasına dair bir izin peşinden gittiği ve annesine ait bir defter bulduğunda kendini tamam hissettiği bir sahneye denk geldim. Seni yarım bırakamam oğlum! Ölüm düşüncesi asla korkutmazdı öncesinde doğanın kanunu doğar yaşar ölürüz zamanı geldiğinde derdim. Sonra sen geldin, seni yalnız bırakma korkusu, tek başına kalman, kimsesiz kalman benim adımı bile bilmeden sana duyduğum sevginin birazını bile hissedememen korkusu içime yerleşiverdi. Sen benim parçamsın oğlum! Annenin kanında bebek doğduktan sonra bile bebeğe ait DNA lar dolaşmaya devam edermiş! Biz biriz oğlum, sen benim içimi dışımı bil! En gizlimi, en uzağımı bil en yakınım ol canım oğlum! Birlikte gülelim, korktuğunda bana sarıl, acıktığında ağzını şapırdatıp en tatlı halinle yemek iste , oyunlar oynayalım, düşelim ve tekrar ayağa kalkalım elele! Sen sağlıkla huzurla mutlu birine dönüşürken ben seninle daha sabırlı, daha ılımlı, daha insan birine dönüşeyim! Sen sabahları uyanıp en tatlı halinle Anne de ve ben sana koşayım. Sana doya doya sarılıp uyuyayım! Kokun cennet kokusu oğlum! Koklarken içime çekişimi görsen deli bu kadın dersin! Sankı cenneti çekiyorum içime! Kokunda binbir duygu binbir tat var işte! Senden sonra reklam filmlerine ağlayan birine dönüştüm. Çünkü herşeyi tükettiğimiz şu dünyada seninle geçirdiğim günlerin de birgün biteceği korkusu gördüğüm herşeyle gözlerime dolup akıyor! Ahh şu kahrolası dünya, masum güzel yavrulara birşey olmasın! Ayağına taş değmesin oğlum! Dua ederken Allah’ım diyorum yavrumu bana, beni ona bağışla! Rabbim diyorum ne olur onu büyütmeme izin ver! Kimseye muhtaç olmasın, eğilmesin, bükülmesin, incinmesin! Ama oldu ki duam kabul olmadı bil istedim,
Sen doğalı 13 ay oldu ve 9 ay karnımda taşıdım seni, her anını sevdim oğlum! İlk başlarda tecrübesizdim yüreğimi neyle dolduracağımı bilemedim, yoruldum geceleri uyandım böyle mi sürecek dedim, bazen anne olduğumu unuttum bazen annelik zormuş dedim sonra bir baktım yüreğimde sana duyduğum sevgiden başkasına yer kalmamış , bütün gecelerimi sana veda etmeye hazırım. Nasıl bilecem bebek ne zaman acıkıyor ya uyandığını duymazsam diyordum! Sanki seni bana beni sana bağlayan görünmez bir hat varmış meğerse aramızda, sen daha uyanmadan önce hisseder uyanırdım! Hamileyken doktor yemek yedikten sonra daha fazla tekmeleyip tekmelemediğini sorardı, sen tersine sadece açken tekme atardın normalde hep sakindin! Doğdun sadece açken ve uykusuzken sinirliydin diğer zamanlarda pamuk şeker! Armut dibine düşermiş! Daha 7-8 aylıktan beri şakacı bir çocuksun eğer şakalaşmak istersen yüzünü komik bir hale getiriyorsun yada bilerek yüzümü, burnumu ısırıp gülüyorsun sahi sen daha bu yaşında insanı bu kadar mutlu etmeyi nerden biliyorsun? Çok iştahlısın oğlum herşeyi çok seviyorsun herşeyi çok güzel yiyorsun! Seni yemek yerken izlemek çok eğlendiriyor hem beni hem babanı! Müzik dinlemeyi ve dans etmeyi çok seviyorsun! Birlikte dans ediyoruz seninle! Bazen evde saklanbaç oynuyoruz ben kaçıyorum sen kovalıyorsun , sen kaçıyorsun benim gözlerime doluyor senin yaşam sevincin! Seni çok seviyorum! Aşkım, oğlum, canım, bebeğim diyorum ve herbirini içini doldura doldura söylüyorum! Türkçe öğretiyorum ve hep Türkçe konuşuyorum seninle ve sen de Türkçe kelimeleri öğreniyorsun! Enne, Enneeeee , Enneeeeee diye sesleniyorsun bazen uyandığında! Bunu duymak, senin gibi mutlu güzel sağlıklı bir çocuğun annesi olmak dünyanın en büyük zenginliği! Şarkı olsan binlerce yıl dinlerdim oğlum seni! Bıkılmaz senden! Sen bazen düşüyorsun! Nadiren ağlıyorsun! Sadece canın gerçekten yandığında! Şimdiden bu kadar güçlü ve olgun olman beni gururlandırıyor! O ağladığın nadir zamanlarda içimden şu geçiyor : Senin için ölürüm! Sana kurban olurum! Bu kelimeyi bugüne kadar çok yavan ve ortadoğulu bulurdum! Eski bir hikaye var Anne yavrusunun sevdiğine kavuşması için kalbini kesip götürüp krala vermesini kabul eder oğlu yolda aceleyle giderken ayağı takılır yere düşer annenin kalbinden Oğlum bir yerin acıdı mı diye ses gelir! Yok artık ananas! derdim ama hikayenin bu tarafında durduğunda hergün o gögsünden kalbının çıkarılıp oğlunun mutluluğu için canını feda eden anneyi nasıl da anlıyor insan! Ne garip bir makine şu insan İçine ekmek, şarap, balık, turp koyuyorsun İç çekmeleri, gülüşler ve düşler çıkıyor der yazar Nicos Kazancakis! Bir de anneyi düşün sen! Ne garip bir makine şu kadın içine bir bebek koyuyorsun, sevgi, aşk , korku ve endişe ve nice başka duygu çıkıyor!Sen çok değerlisin, çok önemlisin, çok güzelsin, çok özelsin oğlum! Kimin ne dediğinin biri önemli değil kendi değerini kendin belirle! Senin mutlu bir insan olarak büyümeni, insanlığa faydalı, doğru düzgün, dürüst, güvenilir, mutlu biri olmanı dilerim! gözlerinin ışığı, saçının ışıltısı hiç solmasın! Allah seni doğru insanlarla karşılaştırsın! Çok sev ve sevil! Ama önce kendini sev sonra tüm insanlığı! Arada da anneni hatırla oğlum! Öyle üzüntüyle değil ama! Yaşasaydı çok çılgın kadınmış, birlikte nice maceralara atılırmışız, güzel anılar biriktirirmişiz diye an! Üst iki dişin ve alt iki dişin çıktı bu arada, üst iki dişin ayrık ve güldüğünde yüzün o kadar tatlı oluyor ki! seni sıkı sıkı sarıp öpe sarıla sevgimle bunaltıyorum! Sen bunaldığında sağa yada sola kıvırıp kendini benden kurtarıp oyuncaklarına dönüyorsun! Benim başka birşeyle ilgilenmem durumunda ise ne yapıp edip ilgimi kendine çekmeye çalışıyorsun! Önce oyuncaklarını getirip oyun teklif ediyorsun, sonra camı kapıyı rastgele duvardaki resmi gösterim uzun uzun tasvir etmemi istiyorsun hiç olmadı bağırıp şikayetlenip en son enne diyorsun! Senin bu bir yaşındaki bu haylaz, sevimli halini hafızamda tekrar tekrar oynatıyorum! Seni sevimli ve tatlı bulan birtek de ben değilim üstelik! Yolda markette durdurup ne kadar güzel, ne kadar mutlu bir çocuk olduğunu söylüyor insanlar! Eskiden görüntülü konuşmalarımda anneannenle ve teyzenle yada dayılarınla uzun uzun konuşurken şimdi sürekli seni görmek istiyorlar! Pamiri göster, Pamiri öp bizim yerimize, Pamire sarıl! Çok özledik! Çok güzel gülüyor, çok güzel yürüyor! Ahh bir insan evladı bu kadar müthiş duyguları koca koca insanlara bu kadar boyuyla nasıl hissetirebiliyor! İşte böyle güzel bir çocuksun sen Pamirim! Adınla bahtıyar yaşa oğlum! Genç bir kız iken regl sancılarından çok usanmış ve birkez çocuğum olmasa da şu acıyı çekmesem demiştim. Sen doğduktan sonra sıklıkla bu saçma duamı hatırlayıp af diledim! Ne aptalmışım! Ya seni hiç tanımasaydım, ya kalbim sana duyduğum sevgiyle dolup taşmasaydı, ya beni değiştirip, dönüştürmeseydin! Düşünmesi ne acı!
Babanı seviyorum ama seni bana verdikten sonra onu daha da çok sevdim! Sana giden yolu ören adam teşekkür ederim! İkinize veda etmek düşüncesi ağlatıyor ama oğlumuza iyi bakacağına eminim! Ona beni anlat Ruslan, onu çok seven çılgın annesini! daha doğmadan yoldan geçen kızlara bakıp kendine gelin seçen, onun için bir gelecek hayal eden, doğanın katledildiği bir dünyada ona sürdürülebilir bir ekolojik çiflik bırakma hayalimden bahset, onu sev ikimiz için de sev ve kimsenin incitmesine izin verme yoksa kalbim iki kere yerinden sökülür!
Oğlum sana bir albüm bıraktım! İçinde ailemizin resimleri var! Onlara bak beni özlediğinde! İçine seninle ilgili yazdıklarımızı oku! Sevginin binbir çeşidi vardır! Kimi seversen sev ona kıymet ver! Ne zaman canın yansa geçeceğine inan sabret ve vazgeçme! Kimseye zarar verme kimsenin de sana zarar vermesine izin verme! Haksızlık etme haksızlığa karşı susma! Doğru duvar yıkılmaz derdi annem! Anneanneni ziyaret edin! Onun kadar kalbi güzel bir insan daha tanımamışsındır! Yaşlılıkta bile güzel olduğunu söyle ona! Duymuyorsa da söyle anlamıyorsa da! Hem Türkçe’yi hem Rusça’yı hem İngilizce’yi iyi öğren! Annenin güldüğü şakalara gül! Babanın dinlediği şarkılarla müzik yap! En az bir müzik aletini çalmayı öğren ve en az bir spor dalında iyi ol! Tabi bunları sadece seni mutlu ediyorlarsa yap! İnsanlardan hem en kötüsünü hem de hiçbirşey beklememeyi öğren! İyilik yaptığında sadece doğru olan ahlakı olan iyilik olduğu için yap karşılık bekleme, teşekkür bekleme! Unutma ne verirsen elinle o gelir eline ( Anneannen çok söylerdi).
Varlığına binlerce şükür sebebim oğlum! Çok sevildin! Allah’ım seni ve babanı korusun! Birbirinize tutunun!
Sizi seviyorum! ENNE WITH E 🙂