Bizim yaz tatillerimiz yaz okulunda, deniz kenarında ya da kamplarda geçmezdi. Yaz tatillerinde yaz okulu inek gütmeler, kuran kursuna gitmeler, okul bahçesinde avazın çıktığı kadar bağırıp, terini birkaç kez üstünde kurutarak oynanan oyunlarla geçerdi.
Dağ bayır dolaşıp toplanan karamıkları* eski gazoz şişelerine doldurur , bir ağaçtan kopardığımız dalla ezer içine biraz su katıp miss gibi karamık suyu içerdik.
Bahçesinden gelen teyzelerin verdiği karpuzu ortadan kırıp ellerimizi kaşık yapardık. Dirseğimizde karpuz suyu aka aka yemek ne leziz olurdu.
Arkadaşların annelerinin bize hazırladığı salçalı köy ekmeleri sarımsakla katık edilirdi. Haftada bir annelerin pazardan getirdiği çerezler yenir, çekirdek çitlenirdi. Bahçeden kaçak koparılan kavrulmamış günebakan çekirdeklerin tadına doyulmazdı.
Anneler tarlaya bağa bahçeye giderdi. Tarlada işçilere götürülen bulgur pilavı yanında ayran ve tencerenin içinden kaşık kaşık yenilirdi.
Yaz aylarında köy meydanında, mahalle aralarında ve okul bahçesinde; düğünler yapılırdı. En yeni kıyafetlerle düğüne gidilir, gece geç saatlere kadar eğlenilirdi. Konvoylarda kamyon kasalarında piknik alanlarına giderdik.
Kamyon kasasının en tepesine binip, ılık ılık esen rüzgârın yüzüme vurmasıydı hayat… En güzeli kamyonun önünden aşağıya inmekti.