Sanalda yeri geldiğinde iddialıca bir tepki olarak kullanılan bu söz, Gariptir (daha doğrusu bana garip gelen bir şekilde) reelde Karpuz satan bir araçta gözüme ilişti… Az önce su içerken su şişesini devirdim balkona, sakar oluşuma kılıf uydurmuş olmamdan mıdır bilmem suyun benim kısmetimden çıkmış olduğu kanaatine vardım.O da yetmedi dökülen su sayesinde tüm balkonu sildim ve o balkonun kısmetinde de temizlenmek olduğunu düşündüm. Buna benzeyen bundan daha alakasız şeyler ile de bağlantı kurmaya başladım, nasıl oluyordu da ilk elime aldığımda ne kadar da saçma bi kitaba benziyor dediğim kitabı okuyordum? Nasıl oluyordu da karşımda bögüre bögüre ağlayan yeğenime tüm duygusuzluğumla bakıyordum çünkü tüm bunların basit bir açıklaması vardı -öyle olması gerektiği için öyle oluyor..
Ne manyakça düşünür oldum ben böyle.?Yaşanan acı bir trafik kazası yüzünden, etrafımda araba kullanan tüm şahısların bir kazaya kurban gitmelerini düşünüp kendi kendimi acıtır olmuştum, ta ki yakınlarımdan birinden -eğer vakti dolduysa yanımda da ölür… cümlesini duyana kadar. Bu teslimiyete hayran olmuştum. Ne güzel bir teslimiyetti o öyle. Sağ ayağını soldan önce atmanın, uyuşan kolunda uyuyan başı uyandırmaya kıyamamanın, hiçbir şeyin yokken bir anlık ürperti ile titremenin, vaktini ayarladığın uyku saatinde uyuyamamanın, mesaj atılması imkânsız görünen birine mesaj yazmanın, diğerleri yemyeşil dururken onlardan önce toprağa kavuşan yaprağın, yalnızca karadenizde yetişebilen karayemişin yaylamıza yıllarca uyum sağlayıp kocaman bir ağaç olup yanından geçen yabancılar ile bu ne ağacı sohbetine dalınmasının, köpeklerin insanların korkularını koku olarak algılamalarının ve saymakla bitiremeyecegim bir düzine olayın hepsinin bir çıkış noktası vardı. Herkes biliyor olduğunu sandığı şeylerle yaşıyor, ben bildigimi sandığım cümleleri birbirine bağlıyordum.İnstagram denilen yerde birilerinin sayfalarına denk gelip yazmaya cesaretleniyordum. Bütün bunları yazarken tarih 26 ağustos 2015 zaman 22.30 oluyordu ve ben bu yazıyı sonlandırıyordum.Çünkü olduğu kadar yazıyor olmadığı yerde kader diyordum. Basit değil mi?