“ille görmek için mi beklenir güzel günler
beklemek de güzel”
Cahit Külebi
Kaaverengi etinden bir düğüm çözüyorum.
Meme uçların çıkıyor ortaya.
Gül teyellenmiş koyu kaave meme uçlarını
Kapatıyorum.
Biraz utanarak
Ama üzülerek en fazla.
Kulağımda tanıdık bir hırlama tekrar ediyor.
Günaydın anlamına gelen
Ekşi bir çarşafa sarılmış iki çıplak ten
Birbirine uzak.
Zamanı ayrılmanın.
Yağmurun, şiirin ve şarabın.
Tam zamanı
Bir yığın kas ve kemik
Etimi ayakta tutmaya çabalıyorlar
Şimdi sığmıyor aşk kalplerimize bak
Bu canhıraş çaba, bu teslimiyet, vazgeçmek. Bu.
Ali bak Olga geliyor. Kendisi bu aralar çok yalnız!
Bir tatlı su ağzında görüyorum seni o vakit.
Beyaz bir misina titretiyorsun ufacık ellerinle.
Eski yoğurt kaplarını dolduran balıkları biliyorum.
Bildikçe ben balıkları
Bir avuç suda gördükçe kımıl kımıl
Biliyorum her seferinde tekrardan
Gerçeğin aksi bir varlık uzayan saçların
Ben yokken boynunu yağmurlar kaşısın!Stop.
Şimdi her anlamda ben bir eksik
Avuçlarım çözülüyor terden
Tuttuğum ne varsa düşüyor.
Ben çok eksik
Bir senin olduğun yerimden kanarım sanıyordum ben
Halbuki bak
Dudaklarının kasıklarımda ki eksikliğini
Açıklayamıyorum.
Berkin hiç kiraz mevsiminde sevişemeyecek Sait amcası.
Sonra bir bayram günü hevesi
Evet yalan bayramları sevmem pek.
Hele bu gün bir hevesimde yok.
Tarlabaşı’nda 46 numara kadın ayakkabısı satan
Bir ayakkabıcının önünden geçip
-Yazı ile Kırkaltı-
İlk sokağa sapabilirim.
Bişeyleriniz var mı abi?
Bunu yapabilirim.
Ben olmamış, hala ham meyvesi ağacın
En karman çorman dalın kuytusunda
Yüzü yeşil hafif al benekli
Olmuş mu acaba sorusu hep damakta
Ben eski, zamanı geçmiş.
Unutulmuş bir gramafon şarkısı
Ben kimim
Orospuları haklı kürtleri güzel bulan
Ve öperken sevdiğini
Dişlerini gıcırdatan.
Gitme!
Çok istiyorsan başka yerleri düşün.