Yollar aynı mı gerçekten? Sanki değişmiş gibi. Genzimde kanlı batikon kokusuyla geçmemiştim hiç belki ondandır. Garip bir heyecan var içimde sanki yarın ameliyat olacak ben değilim. Sevdiğim şehrin, oraya aitmişim hissi veren yollarından geçerken sadece o anda kalmak istiyorum. Sıralı elektrik direkleri geçerken, zihnimde arabalarla yarışıyorum. Yoldaki çizgilere basmayalım diye tam çizgiye gelmeden kafamı kaldırıyorum, sanki arabada kafamla birlikte yükseliyor. Bir süre sürdürsem de artık yoruldum. Bir iki konuşma geçse de herkes suskun. Moral vermeye başlamadılar daha. Yavaş yavaş yaklaşıyoruz, neredeyse geldik. Yolların zevki geçtikçe heyecan artıyor, telaş da değil de bir kaygı sarıyor hafiften. Geldik artık, girişim yapıldı. Girişimi yapan hanım üst kata yönlendirirken evrakları dosyaladı. Dosyamı ben tuttum. Artık daha rahat hareket edebilsem de hala hızlı yürüyemiyorum. Neyse ki yengem hastaneyi biliyor da kestirme bir asansöre bindik. Adımlarımız sanki daha önce atılmış, tüm bunlar daha önce yaşanmış gibi…
Bölümdeki hemşire yatışımı yapıp odamı gösterdi. Onunla da biraz konuştuk ama benim tek düşündüğüm doktorumun iyi ve mutlu olması. Geceden başladı bu duygu. Acaba iyi bir gün mü geçirdi, yarın ameliyat yapacak bugünden başlar mı onun da stresi? Sakinleşmek için o ne yapıyor acaba? İçimden dua ediyorum doktoruma iyi olsun diye. Benim canım ona emanet olsa da o da bir can taşıyor. Yanımda yarın bademcik ameliyatı olacak bir çocuk varmış, bizden önce gelmişler. Başka bir ilden geliyorlarmış, doktor seçmişler. Ben girdiğimde babası benim yatağıma uzanmıştı, biz girince kalktı diğer tarafa geçti. Başka ilden geldiklerinden hastanede kalacaklarmış, burada kimseleri yokmuş. Arkamızdan görevli kadın çarşafları falan silkeledi düzenledi. Ben yatağa oturdum. Odadaki hasta da erkekti ama saçlarım çok kısa kesildiğinden, simamda oldukça küçük, beni erkek sandılar ve oğlanın nesi var diye sordu annesi. Üzülemedim ile ben. Mahcup oldum sadece. Amcam da o genç bir kız 20 yaşında deyince kadın toplamaya çalıştı. Neyse onlarla daha da konuşmadım. Geceden dondurma yiyip yattılar. Bizde bir şeyler yedik, hemşire gelip damar yolu açtı ve bilgilendirme yaptı. 12′ den sonra yeme içme yok vs…
Sabah doktorum ziyarete geldi. Yanındaki de dershane arkadaşım! Hemşire olmuş. Hemen tanıdık birbirimizi ve şaşkınlığımızı attıktan sonra o not almaya başladı. Allah ondan razı olsun, çok iyi bir doktor benim doktorum. Biraz şakalaştık, sonra vizite devam etti. Biraz sonra arkadaşım kan almaya, kalp grafiği falan çekmeye geldi. Her şey bitince biraz yalnız kaldım. Tüm hayatım gözümün önünden geçti gerçekten. Pişman olmam gereken ne varsa pişman oldum. Veda etmem gereken kim varsa kardeşime yazdığım küçük notla onlara da veda ettim. Ölmeden önce bunu yapabildiğim için şanslı hissettim kendimi. Notu cüzdanıma koydum ve ameliyata gittim…