ölü kuşlar buldum yatağımda
uyuyamadım tüm gece
ayın imdadı
bir siyahlık tepe ucunda
çınar siyahlığı
dayanamadım
gittim yanına
en sağlam dalında
yaşlı
kısa bir beden sarkmış
bir keder kokusu havada
yine ölü kuşlar
tabure etrafında
üç beş yapraklı minik kefenler
ölüm marşını çalan yel
gündüzü saklamaya çalışan kara bulutlar
hiç iyi niyetli karalık görmemiştim
bunlar yaşlı adamın yağmur bulutlarıydı
bunlar onun askeriydi birer
bir bulut cenkten düştü
yetişti ardına başka bir bulut
hala gece devriyesinde hudut
geçit yok gündüze
rüzgar kaldırana dek yaşlı adamı
ulaşılmaz gökyüzüne
birden çuha çiçekleri sardı bedenimi
uyuttular beni
duyduğum son seslerdi bunlar
gördüğüm son cenaze töreni