Güç mü, arayış? Aşk mı, masum olan? Yoksa ölüm mü insanları ayıran?
Bilemedik sanırım hiç.
Kesene giren beş kuruşun hem gücü hem aşkı getirdiğini anladıkça, ölüm o kadar dostane geliyor ki kulağa.
Bilemedik hiç. Aşk koydular adını karşı cinsle iki kıçı kırık kafede sürtüşmenin.
Mevlana ile Şems’den mi? Bihaberlerdi kanımca.
Mecnun çöle Leyla için gitti sandılar, sandık. Oysa bilemedik, mücadele edecek istidadı yoktu sadece. Kaçmakta buldu çözümü leylasız bu’dana.
Ölüm’ü suçladılar. Hayatlarının bir ezan ile bir namaz arasına sıkıştırılmış olduğunu bildikleri halde uğruna doğdukları şeyi taşladılar. Ölüm öldürmedi ki sevilenleri. Aşk öldürdü, para ve güç öldürdü. Ölüm ise onları kollarından tutup mertebelerine eriştirdi son kez.
Biz bilemedik hiç.
Sanılanın aksine, aşk narin değildi. Aşk zalimdi.
Ölüm… Ölüm cani değildi. İnsanoğluna zarif, aşka kafi ve maddeye son olacak kadar barizdi.
Sadece biz… Biz göremedik.