her insan biraz ölüdür
kimisi farkındadır bunun kimisi değil
kimisi mutludur bunu bilmekten kimisi korkar
ölüm yalnızlıktır
yalnızsındır artık
toprağın altı korkutucu gelir
beyaz bir beze sararlar
üstüne tahtaları koyarlar
ve kara yorganı üzerine örterler hızlıca
biraz ağlarlar bir kaç bayram gelirler
sonra siktir olur giderler
ölüm yalnızlıktır
yalnızlıktan korkarsan ölümden kaçarsın
yılanlar çıyanlar ve bin türlü haşere ziyaretçin olur
kimisi göz çukurlarında konaklar
kimisi kalbini yer kimisi sırtından vurur
nefes almaktan pek bir farkı yoktur
toprağın üstünden de yalnızsındır altında da
toprağın üstünde de yılanlar vardır altında da
o halde ne kaldı ölüm ile yaşamı ayıran
bizi hayata bağlayan ona tutunmamızı sağlayan
toprağın altı da bir üstü de
toprağın altında da düşmanlar var üstünde de
sorular seni boğduğu anda
aşağıda da yalnızsın yukarıda da
ama derine dalmak
şüpheyi dağıtmak
sonuca ulaşmak için atlarsın bilinmezliğe
ve gerçeklere çarpar karanlıklarda kalırsın
uçacağım zannedersin ama afilli bir şekilde yere çakılırsın
on numara gülüşün kırılan kanatların gibi dağılır
kafandaki sesler susacak sanırsın ama aldanırsın
önce üzerine atılan toprağın sesi
ağlaşmalar gözyaşları
sonra yalnızlığın o mükemmel sessizliği
seni öldürmeye devam eder
sen öldüğünde kurtuldum sanırsın
ama
her anıldığında
her çağrıldığında
önce üzerine atılan toprağın sesi
ağlaşmalar gözyaşları
sonra yalnızlığın o mükemmel sessizliği
seni öldürmeye devam eder
(Sevgili kardeşim Erdem Başkurt için yazılmıştır)
Uğur DÖNMEZ 04.06.2014