son parasını da gözden çıkardı kumar masasındaki kadın.
çok şey vermek çok şey kazanmak değil dercesine bakan adama bir kadeh uzattı sonra.
-çok sevmek, çok sevilmek miydi??
kaybedecek bir şeyim yok.
Hadi kaybet o zaman.
Ya paranı ya canını, der gibi bir şeydi bu.
Kalbim, ya kalbim? Ona sunabileceğiniz bir haz dahi yok mu?
Hayatım diye haykırdı.
Hayatımı mı kaybediyorum?
Vazgeçmek kaybetmek miydi?
öyleyse hala kaybetmiş sayılmazdı.
Nefes almıyor muyum yoksa!
Bir şey demeden, demek istercesine bakıştılar.
-canın?
Yok.
Oysa kumar parayla oynanırdı.
öyleyse başka birine ödersin dedi adam.
Belki başka bir aşkta.
Kaybettiği geceye yürüdü sonra.
Sonra pişmanlıklara, yargılananlara, ağlayan çoculara
ve mahvolmuş hayatlardaki ufacık umutlara..
Uyudu uyandı,
uyudu, uyudu uyudu, uyandı.
Bir gece, bir sabah.
Bir gece, bir gece hep gece.
Oyunlarına, alaylarına, zil zurna sarhoş olmuşluklarına geldi.
Merhaba dedi geldiklerine.
Bu kez canımı yakmayın, artık oynamıyorum.