Parti Şirketi
“Günlerdir suskun ve çaresiz fakat gözlerindeki umut vadeden bakışları bana her şeyi unutturuyor. Artık ihtiyarladı tabi yaşıtı olarak bende yaşımı aldım fakat kendime dikkat ediyorum, onun kadar kafama takmıyorum fakat kesin gözü ile bakıyorum.”
Her şey bir gün iş yerinde erkek arkadaşımla mesajlaşırken, tanımadığım bir numara tarafından gelen ileti ile başladı. “Büyük hisar parkı.” “Saat 19.00” yazıyordu sadece. Mesajın yanlış yollandığını düşündüm fakat aklıma takılan ihtimal, çocukluğumun geçtiği ve evime çok yakın bir park olmasıydı. Her şeyi bırakıp işime devam ettim, son e- postaları kontrol edip mesaimi bitirecektim ki benzer bir mesaj daha gördüm. Gönderenin ismine baktım ve anti virüs şirketlerinden birisi olduğunu anladım. Aklıma bir anlık imkansız olasılıklar geldi, eski mesleğim ile alakalı fakat üzerinde hiç durmadım. Eve geldiğimde yorgunluktan dolayı televizyonun karşısında biraz uyuya kalmıştım telefonumun alarmıyla tekrar uyandım, “Saat 19.00” yakın arkadaşlarımın planı olduğunu düşündüm, iki gün önce doğum günümdü belki gecikmeli bir sürpriz olabilirdi. Yüzümü yıkadım ayna başında son defa kendime bakıp üzerime montumu alıp, evimin arkasında olan parka yürümeye başladım. Normalde cıvıl cıvıl ve kalabalık olan park soğuktan dolayı karanlık ve boştu. Yüz metre ilerideki çardakta oturan iki kişi, tek başına basket oynayan genç adam ve benim dışımda kimse yoktu, biraz ilerlemem ile beraber, oturanların eski dostlarım Gökhan ve Yiğit olduğunu anladım. Yanlarına gittim, geçmiş doğum günümü kutladılar ve oturdum zaten ikisi yeni karşılaşmış, kısa konuşmamızdan sonra üçümüzde aynı anda farklı kelimelerle “Neden buradayız, çağırdınız, konu ne” anlamaya çalıştık o sırada fark ettiğim şey kapşonu çekik basket oynayan gencin topun yerle elleri arasında giderken çıkardığı kaba sesin yankısının kesildiği oldu. Başımı sahaya çevirdiğimde saha boştu ve gencin bize yaklaştığını gördüm, serserilerden birisi olduğunu düşündüm umursamadım. Yanımıza kadar geldiğinde, işte o zaman anladım. Kapşonunu çıkardı ve sadece gülümsedi, yanakları ve gözleri her zamanki gibiydi. O Kant’ dı.