”Onca yoksulluklar varken, tertemiz aşklar yaşandıysa, bunda Neşet Ertaş‘ın payı var.” demiş Murat Menteş laf arasında. Hepimizin hayatında tonla insanın, şarkının, şiirin, işin payı var.
Ben mesela, kaybetmenin her zaman kötü bir şey olmadığını, kendine özgü bir asalet barındırdığını içinde ya da ne bileyim, kaybederken kazanabildiğini insanın öğrendiysem bunda Kaybedenler Kulübü’nün kesinlikle payı var. Hiç çekilir bir adam olmamama karşın bir iş ahlakım varsa, bir işi yapıyorsam en iyi şekilde yapmak isteyişim bakiyse karakterimde bunda babamın payı var. Elimden düşmeyen tonla kitap varsa, gece uyumadan birkaç sayfa okumdan uyku tutmuyorsa bunda Everest’in, April’in, İletişim’in, Profil’in, 6.45’in ve nicesinin kesinlikle bir payı var. Kendimden başkasını da görmeyi, empati yapmayı, insanların kimlikleri yüzünden gördüğü ezaları yok saymamayı öğrendiysem bunda kabuğumdan, şehrimden çıkmamın payı var. Yazdıklarımda okuduklarımın, güldüklerimde ağladıklarımın, sevdiklerimde nefret ettiklerimin, her şeyin değerini zıttıyla bilmemin illa ki payı var. Bu kadar çok susuyorsam, zamanında çok konuşmamın payı var. İnsan aşık olunca susarmış eğer çok konuşuyorsa tabii, susuyorsa konuşmaya başlarmış. Eğer bunca değişime gark olduysa ruhum bunda kalbimin titreyişinin payı var kesinlikle. Venezuela’da kurulan mutluluk bakanlığına ya da Menteş’in Gönül İşleri Bakanlığı’na kavuşamadıysa hala ülke bunda ceberrut siyasilerin kesinlikle payı var. Konuyu dağıtmadan, ben bugün ben isem, bir dolu değişkenin payı var.
En afilisini sona saklama huyumdan vazgeçememde bile mesaj verme kaygımın payı var mesela, neyse benim hayatımda bir de sen varsın ve senin aslan payın var. Geceleri uyuyamayışlarımda, kahve sevmeye başlamamda mesela, şu aralar ben de bırakmayı düşünüyorum kalori faktörü, erken kalkmaya çabalamamda, çıplak sesle söylediğim şarkıyı beğenmedikten sonra Buluşmak Üzere’yi okumamda mesela ya da ne bileyim, elektro gitarımın akustik kadar çekici gelmemesinde, geceleri dua etmeden uyuyamamamda, pek dikkat edemesem vakit kaçırsam da secdeye varışlarımda, Moddi’nin Smoke parçasında, battaniyeyle balkonda Ankara’nın ışıklarını izleyerek bir şeyler dinleyişimde, kıskançlıklarımda, ucu bucağı gelmez bu listenin her satırında…
Ve bir de fesleğenler var, ya da karanlıklar, bazen kaybetmenin de afili olduğunu düşündüren tonla şey. Kaybetmek isteyişlerim, öyle ki parçalanacağımı bilerek atlamak isteyişlerim uçurumlardan. Hiçbir şeyin, hiçbir zaman, herhangi bir şekilde düzelmeyeceğini bilişlerim, hayatın bazen durağan olduğunu kabul edişlerim.
Hepsinde payın var, hepsinde.