gece saat 11’de eve geldim, yaklaşık dört defa uyumaya çalıştım ve saat sabah 3’e az biraz 10 var, üstelik ilk defa uzun aylar sonra 4 biradan fazla 11,5 biradan daha az içmiştim, daha önce düğün mevzuuna 11,5 bira içmişliğim olmuştu, sezon başıında bi düğüne davetliydim ve düğün de çok umurumda değildi aslında, sadece ve sadece ortam çok keyifliydi, orada 11,5 biradan daha az ve 4 biradan biraz daha fazla içmişliğim vardı, şimdilik beni bi kenara bırakalım hadi, biraz sohbet edelim mi, n’olur merak etmeyin, ilk seksimden başlamayacağım mevzuuya fakat ciddi bişeyler anlatayım:
2008;
-senin ön dişlerin neden biraz kararmış?
+öyle mi dersin?
-öyle gözüküyor, ama ben buna çok fazla aldırış etmem, biraz Cemal Süreya okursan hemen düzelir aslında,
+ben tarih sevmiyorum, üstelik çok gereksiz değil mi bi evde bir sürü gereksiz şairin volta atması?
-ben ayrılmak istiyorum!
+ben hamileyim salak!
-test çubuğu hala 0,75 kuruş bebeğim,
+sen kazandın, sanırım evlenmeyebiliriz..
– çocukluk işte..
2011;
-yanınız boş sanırım, oturabilir miyim ?
+tabii..
burayı bi S geçelim,
ben hayatım ömrüm boyunca bi kadına dalgalı saçın bu kadar kıvrımlı geleceğini bidaha ömrü hayatım boyunca sadece ve sadece kızımda görebilirim sanırım, ya da kızımda görmek isterim.. bizi toplum baskısı bitirdi sevgilim! O dönem şuanki Z kuşağı kadar rahat değildik ve üstelik dershanede el ele yürürsen rehberlik öğretmeni sizi yanına çağırıyordu, üstelik ikiniz de sınıflarının en başarılı öğrencileri olmasına rağmen, senden hala özür dilerim fakat senin adına;
çünkü sen benim kadar özgürlüğüne düşkün değildin, bi de ben ömrümde benimle alakalı yapılan yorumlara sadece güler geçerdim.. Sen başarılı bi psikologsun, ben hala Galatasaray’a deli dolu..
2012;
-burada ders çalışabilir miyim?
+tabii, test çözerken perşembe pazarından alınan üzerinde boğa baskısı olan viskiler sizi rahatsız etmezse neden olmasın..
-siz ders çalışırken viski mi içiyorsunuz?
+4.5 ay sonra gireceğim sınavdaki derecemi belirleyecek
-kesinlikle haklısınız, fakat neden kendinize bunu yapıyorsunuz?
+lütfen aşık olmayın hanımefendi, alkol dozunda alındığı sürece sadece odaklanmayı arttırır, zaten bu yüzdendir gerektiğinden fazla alındığı sürece hem kendinize hem de çevrenize zarar verir
-nasıl yani?
+biz bi 20’lik viski alıyoruz kişi başı 10 cl içiyoruz ve saatlerce dershane odasında test çözüyoruz, sadece odaklanmak için..
-psikologa gitseydiniz?
+psikoloğu bıraktığımda başladım zaten, başka türlü odaklanamazdım, buyurun etüt odası müsait
-teşekkür ederiz, peki şuan neden test çözmüyorsunuz?
+gözleriniz..
-anlayamadım?
gözleri diyorum, ”gözleri dört defa lacivertti’, beni en çok o gözler
mahvetmişti, en azından bi Sadri Alışık repliği çalacak kadar mahvetmişti diyelim, üstada da ayıp olmasın,
”sen benim ayık kafayla aynı yatakta uyuduğum tek kadındın”
hiç unutmam bi gün hayallerinden vazgeçtiğini bi YouTube videosunda izlemiştim, sanırım ilk içki içmeyi de o zaman abartmıştım, bi de sanırım ilk defa iki alkolü arka arkaya (rakı üzerine bir tane bira içmeyi saymazsak) o zaman karıştırmıştım, affına sığınarak bu yalanı söylüyorum, İstiklal Caddesi’nde rakı içtikten sonra bi bara gidip bi beşli tekila(sevmem, bilirsin, sadece sen seviyorsun diye) söyleyip üzerine bira alıp Galata Kulesi’nin çarpık düzeninden önceki kaldırım taşlarına oturup bira/gelecek kaygısı yapardık! Affet ama ikimiz de biranın bu kadar pahalı olacağını asla tahmin edemedik!
Sonra bittik sevgili,
bunun cevabını hiç bir zaman bilemeyeceğiz fakat bizi ya bi dedikodu ya da bi söylenti bitirdi, ben söylentinin arkasına sığınmaktan yanayım..
üstelik hayatımdaki en güzel hediye hala kitaplığımda durur;
kendi sesinden ”Nazım Hikmet Şiirleri” değil, Tüyap’tan yanlışlıkla çaldığımız, daha doğrusu söz gelimi parasını almaya unuttukları 2 ciltlik Nutuk kitabı, sonuç olarak ilk orada birbirimizden haberimiz yokken tanışmıştık..
Hayallerine geri döndüğün için sana çok teşekkür ederim, şuan Türkiye’nin en büyük potansiyel mimarlarından birisin.
2017;
Şehri değiştirmiştim artık, ben böyle arada değişiklik falan yaparım.. bilen bilir, zaten İstanbul’da yaşamış herkes biraz bilir, bu şehirde yaşamış bi insan Dünya’nın her yerinde yaşayabilir, zorluk çekmez, fakat orada Tüyap gibi bir kitap fuarı bulunmuyordu, okul fakültelerinde kitapçılar gelip stand açıyordu, tekrar bilen bilir ben de kitaplarla biraz haşır neşirim, oradaki insanlara kitap satıyordum ve bana çay bile ısmarlamıyorlardı, gerçi son gün istediğim iki kitabı almıştım ve para almamışlardı, bence ödeşmiştik, hatta kara bile geçmiş olabilirdim;
Emrah Serbes ”Müptezeller” kitabını daha yeni çıkarmıştı, okumayı çok isterdim ve aldığım kitaplardan biriydi,
Eski Türk filmlerindeki gibi birbirimize çarpışıp kitaplarımız yere düşmediği için ilişkimiz sadece altı ay kadar sürdü, fikirlerimiz çarpışmıştı belki de, belki de kişiliklerimiz daha öncesi bu kadar çapkın olduğu için ben kendimi kaldıramamıştım, hayatıma kattıkların için teşekkür ederim, şuan hala Kıbrıs’ta yazdığın dergideki yazıları denk geldikçe okur, arada bir haddim olmayarak eleştiririm,
Umarım bi gün kitaplaşırız, sadece arkadaşça ama, kalemini seviyorum..
Fakat olmazdı, dedim ya;
”benim sanırım sadece bana ihtiyacım yoktu”
yaşam koşulları sevgili,
bizi bitirdi..
2019;
-akşam alayım mı seni?
+ne alaka?
-bira içmeyecek miyiz?
+sen kime yazdın acaba?
-çok özür dilerim
+sorun değil,
.
.
.
.
-hayır gerçekten çok özür dilerim! yanlışlıkla doğru kişiye yazmışım..
+o ne demek?
toparlanmam gerekiyordu, senin ve insanların dediği gibi, biliyorsun ben en çok dağıtmayı severim, mecazi olarak algılamazsan da sevinirim.. üstelik beni çok da tanımıyorsun sanki be, gerçi doğru, sanırım ben seni bırakıp bira içmeye gitmeyeceğim, soluklanmam gerek biraz..
Nedendir çok bilmiyorum ama en uzun yıllardır seninle tanışıyoruz diye midir bilmiyorum fakat en çok seni hatırlıyorum, bunun iki sebebi olabilir;
-en uzun yıllardır seni tanıdığım için,
-en son sen olduğun için
bunlara bilakis en az da seni yazacağım
evet evet;
çünkü ben sadece seninle evlenmeyi düşündüm..
Sonsöz;
sanırım bu 30 yaş yazısı, umarım siz de keyf alırsınız.. 20 gün kaldı 30 yaşıma, kabullenmek gerek sadece artık.. sanırım artık bi yerlerde bi şeyleri bırakma vakti.. aşırı yordu, fakat çok keyifliydi..
HOŞGELDİN 30!
Kutay YÜCELEN
01.12.2022