Hepimiz uktelerimizle varız, “Keşke” dememek için ilk aklına gelen fikrin peşinden koşturacak kadar maymun iştahlı ve tutarsız olanların reddettiği bir gerçektir bu… İnsan kendisinden esirgenen imkânlarla, onun erişemediği fırsatlarla ve gerçekleştiremediği hayalleriyle insandır… Her şeyi yaptım her şey istediğim gibiydi tarzı yaklaşımlar bize kanaatkarlık getirmeyeceği gibi bizden çok şey götürür… Hayali ziyafetlerde doymayı hayal etmemiz gün boyu aç kalırsak guruldayacak karnımızın sesini bastırmaya yetmez…
Peki Onlar Ne Sandılar?
Her insanın içinde ukteleri olduğu gerçeğini güçlüyü yıkılmazı oynayarak insanın etten kemikten olduğunu canın kabuk bağlasa bile ete bürünmüş candan daha güçlü birşey olamayacağını şişen kasların irileşen kemiklerin kabaran egoların heybetlenen özgeçmişlerin devasalaşan hedeflerin insanın kaçınılmaz zaaflarının üstünü örtemeyeceğini anlamayıp, aşabileceklerini sandılar… İnsan kendi dışındaki engelleri aşabilir, kendi özündeki müebbet mahrumiyetleri aşamaz, zaten aşmaya çabalamamalıdır da…
Peki Onlar Neyi Reddediyorlar?
Onlar herşeyden emin olanlar… Onlar algılarının olumsallığıyla yüzleşememişler onlar bir elmanın daima kendisine dönük yarısını gördüğünü kabullenemeyenler en güzel en kırmızı en mükemmel elmanın dahi bize dönük olmayan tarafında bir leke bir benek bir nokta olma ihtimalini ve o noktanın da onu eksiltip çirkinleştirmeyeceğini kabullenemeyenler… Onlar mükemmelcilik oyunundan vazgeçemeyip insan oğlunun tamamlandıkça eksilen doğasını reddediyorlar…
Peki Onlara Ne Yapmalıyız?
Kendine güven, rekabetçilik, karizma gibi çağın dogmalarından kendine camdan bir kafes örenlere yapabileceğimiz en iyi şey araya ideal bir mesafe koyabilmektir. Onlara yakın durmak şişkin egolarının altındaki çürük zemininin oynaklığı yüzünden her an devrilebilecek dogmatik özgüvenlerinin altından kalmakla sonuçlanabilir. Onlardan tamamıyla uzak durmak ise kendilerini beni kıskanıyorlar hikayelerine fazla kaptırıp size düşmanlaşma bahaneleri aramaya yönlendirecektir.
İdeal Mesafenin Önemi
İnsan her çağın kendisine dayattığı belli davranış kalıpları ile kendi fıtratındaki genel geçer hallerin tam ortasında durmayı başarabildiği sürece sonraki nesillerce insan tanımlanacak şekilde kimliğini kendisinden daha uzun ömürlü şekilde sonraki çağlara aktarabilir. Yazımda “Onlar” diye bahsettiğim belli davranış kalıplarını, belli kibir örüntülerini sorgusuz sualsiz kalbine demirden kafes yapmış çağdan çağa çağdaşlaşma adına savrulanların ya da onların zıt ikizi olan radikal muhaliflerinin yerine seçmeci sağduyulu ve empatik tavrı benimsememiz onların, onların sandıklarının ve onların yanılgılarının ötesine geçecek ideal mesafeyi almamızı sağlayacaktır. Hepinize sevdiklerinizle sağlıklı mutlu ve başarılı günler dilerim.