Kırmalardan geçtim artık. Çok kırıldım, çok yanıldım. Bir hiç uğruna, bir piç uğruna en büyük değerlerimden geçtim ben. Bilmezdim. Değer sanardım. “Onun için dünyaları yaksan; değer.” Genelde kimse için değmez beylik laflar, büyük yeminler… Benim bahsettiğimse bir ‘piç.’ İncitmeyi kendine rol edinmiş bir piç üstelik. Öylesine de güzel oynuyor ki, herkes gerçek sanıyor. “Aşık!” diyor herkes. “Bu adam sana kör kütük aşık.”
Ben, kalbimi açtım o adama. Bir hiç uğruna varımı yoğumu koydum ortaya. Canımı koydum ben. Kurallardan, maddelerden vazgeçtim de “Bu adam olsun!” dedim. “Benim her şeyim, gecenin bir yarısı başımı omzuna yasladığım adam yalnızca bu olsun.” Ne mi oldu diyip de başlamayacağım anlatmaya. Tahmin etmişsinizdir o kadarını. Güzel şeyler olsa bu yazının başlığı piç olmazdı mesela. Aşk olurdu, huzur olurdu, umut olurdu. Ne bileyim işte! Sevmeler canıma fazla dokunur oldu bu aralar. Yitirdiğim adamlar, rüyalarımda fazla dolaşmaya başladılar. Huzur yerine mesela. Mutluluk, güzel yarınlar yerine; kırmaktan uslanmayan adamlar sardı rüyalarımı.
Demem o ki; ben uslanmadım. Aşkı aramaktan, aşka aşık olmaktan uslanmadım. Canım kaç defa yandı? Sayamadım. Sevdiğim adamları da sayamadım ben. Buna rağmen sevdiğim her adamı da tertemiz sevdim; yalansız, günahsız. Ne bir hilem oldu ne de gözümle aldattım. Yapmadım da yapsa mıydım da demiyorum zaman zaman. Belki bu kadar acımazdı canım. Böylesine büyük sevdalarım olmasaydı, böylesine büyük acılarım da olmazdı.
Bana her sevdadan baki kalansa yalnızca kalemim oldu. Bir parça kağıdım, bir tutam deniz kokum… Fazla bile geldi bana.
Bu aralarsa geçmişimi silmeler geçti içimden. İçimden, sayfalar dolusu küfürler geçti. Kocaman bir yanılgı geçti içimden. Yitirmedim.
Önüme konulan taşlardan basamak yaptım kendime. Çıktıkça çıktım basamakları. Zirveye geldiğimde ise, yine yapayalnız olacağım.
Mahşere kalsın hesabım.
Ama bu dünyada da
Canımdan can alan onlarca adamı(!) asla unutmayacağım.