Zaman müptelasında boğuluyorum
Kurulmuş bir yaşantının üzerine serpilmişim
Buldun beni ama devam et aramaya
Kırık saçlarından bir yol uzat bana
Dağılıyor suskunluğum peri kızı
Sızıyor suların topraklarıma
Toparlayabilir miyim eski eşyaları?
Toplamalısın beni dallarımdan bir güneş zamanı
Bir ıslaklık buldu beni
Dudaklarına ulaşıyorum her adımımda
Söyle ruhumun hangi şehrinde oturduğunu
Buseler çarpıyor tırnaklarına
Şimdi kazmalısın topraklarımı
Gözlerini kısarak üfle rayiha mısralarını
Kirpiklerini okşasın rüzgar çocukları
Yılların unutkanlığı doğuyor kalbinin simalarına
Kalbimizin sıcak sofralarında yer edinir
Sonra düş bahçelerinde oynardık
Semalarımıza bulutlar çarpar
Kırılırdık suskunluklardan, susamışlıklardan
Güneş terlemiş,sığınıyor karanlık evine
Azar işitiyor küskünlüklerden
Parmağını sallıyor düşer gibi gökyüzünden
Geçmiş sallanıyor,diniyor zaman
Ufkun keskinliği,bölüyor denizin uykusunu
Savrulmaya başlıyor dalgalar,çırpınıyor bulut
Sükût,ayağa kalkıp kovuyor rüzgar silsilesini
Peyderpey saklanıyor umut
Bir kucak dolusu göz ucu taşıyorum
Sana ve yine sana çarpıyor bakmalarım
Vakit geçtikçe düşmeye koyuluyor özlem yolcularım
Hırpalandıkça bağımı çözüyor hayat
Aynı şehrin gölgeleriyiz
Daimi bir hiçliğin kalp atışları bu
Ellerin,kirli duruşlu ateşi hapsediyor
Soluğu kesiliyor feryadın
Avuçlarıma birikiyor kanat çırpışların
Çırpınışların,ziyana uğrayan bedenimi eziyor
Gökyüzü,nefesini tatmış uçuyor
Yağmur,bir şerbet edasıyla süzülüyor hoyratlıklardan…
Samet Polat