Geldim yine bir hüznün başlangıç aşamasına… Yazmazsam kudururum… Ümidim damla damla tükeniyor aslında… Kusurlu seviyorum…Tüm utangaç yanım gibi… Sesimi yükseltmeden konuşmayı seviyorum ama cümleleri dizerken birbirleriyle kenetli, okuyana ise tüm hınçlarıyla saldırmasını isterim. Çünkü ağladığım zaman içten yazarım.
İnsanları tasvir etmede pek başarılı sayılmam. Devamlı gülen göz bebeklerini ve narin ellerini dahası kalbimi çalan durgun halini… Bizden büyük yürekliler demiş: Sevgili kusursuzluğa yakındır.
Ne yapsam, ne desem eksik sevgimi sana göstermek için. Çünkü sen bir kaç görüşte görüp beni kendine hapseden onulmaz anıda saklı gecemsin!
Ne okusam, ne duysam senden bir parça. Sandıklarım ve bildiklerimi unutturan ansın. Arayıp bulduğum azabı bitiren ferdasın. Güneş ay bırakır sana şavkını. Yansıtır gözün en kor içimdeki yansımayı. Boğulmaya karşı tek çözümsün. Heyecana karşı duygu heyelanımsın! Tat bırakan ekşimtırak ve kekremsi yanı olan en tatlı iz bırakansın. Kısacası sen beni ikilikten alan ruhsun.
“Sinirlenince ağlayan insanlar, daha içten ve güvenilirdir.”
Sigmund Freud