İlk şiirimi sordular bugün, senden bahsettim;
”Diğer tüm şiirlerim bunun üzerine yazıldı.” Türünü sordular, gır gır geçtiler. İdeolojik, dedim. Sen bir aşk şiiri olamazsın. Seni sevmek siyasettir, yalansız…
Yine de bir gün bu yazdıklarımı okursun diye, diyorum; Hakkını helal et, mutlaka eksik anlatmışımdır seni…
Ne demiş şair bak;
Neyleyim en marjinal cadde sokakları
Sen yanımda olmayınca
Biraz hüzün,
Biraz keder ,
Yokluğun yeter…
Ya da başka bir şey demiştir şair, şuan için pek de önemli değil. Demem o ki hep gördüklerimizi yazarız. Görmek istediklerimizi, göremeyiz genelde .Ben bu yüzden seni yazamam .Gelecekten bahsederim mesela fal bakanlar gibi yalancıktan. Bir defa da gerçekten bakmaya çalıştım kahve falı hem de kendime. Çok sevmesem de Türk kahvesi bir defa içtim . Çay severim ben; açık iki şekerli, kaçak çay … O da acı biraz, diğer kaçak şeyler gibi. Kaçak şeyler acıdır. Yasak şeyler de acıdır, genelde yani. Aşk mesela en basitinden… Yasak kitapları da ekleyebiliriz buna, acı gerçekler içerir.
Çevirdim fincanımı, birbirini kesen veya birbirinin devamı olan bir sürü yol gördüm. Ne kadar karmaşık bir şeydi öyle , labirente benziyordu .Hiç bir yol sana çıkmıyordu . Üç vakte kadar da güzel hiçbir haber yoktu. Pes etmek yok bende ; beş vakit isterim , beklerim seni .
Daha bir çok şey öğrendim. Yaa öyle işte ben bazen bir şeyler öğrenirim . Bazen acı olur kahve gibi . Mesela bir ara , her istediğimi elde edemeyeceğimi öğrendim . Kahve falından değil tabi . Ben böyle yazarken senin karşıma geçip bir şeyler demeni ne de çok isterdim. Biraz geç olmamış mı öğrenmen , diyebilirdin mesela . Evet,biraz geç olmuş seni tanımam . Biraz geç olmuş kendimi tanımam . Kağıdı kalemi tanımam; o da geç olmuş . Tavanı tanımam biraz geç olmuş. Cennetin fragmanını izledim gözlerinde – çok arabesk bir cümle oldu ama – bu da biraz geç olmuş .
Ben sana geç kaldım .
Sen bana erken gel, geç kalma ne olur …
Barış Güçlü