Çocukluğuma yaptığı darbeyi, şimdilerde göremez oldum gözlerinde. Şimdilerde yalnız sevdiği kadını görüyorum gözlerine her baktığımda. Taparcasına sevişlerini, sevda sözcüklerini okuyorum baktığım her fotoğrafında. Yan yana ne kadar mutlu olduklarını görüyorum. O kadına bir et parçasından çok daha büyük anlamlar yüklediğini anlıyorum. Cız etmiyor değil içim. Canına, çocukluğuna, kardeşine neden böylesine saf, böylesine duygulu yaklaşamadığını anlamıyorum bir tek.
“En mutlu gününde yanında olmaya” çağırıyor biricik kardeşini. “Olurum.” diyorum. Ölürüm diyemiyorum çünkü. İşlediği suçu, günahını sadece ben biliyorum çünkü. ‘Biz’ olduğumuz tek nokta çünkü. Gitmediğimde sıradışı bir olaya imza atacağım çünkü. O, milyonlarca sözün altına imza atarken; kalbimi susturacağım sadece. Onlarca insan mutlu olsun diye yıllardır sustuğum gibi susmaya devam edeceğim. Dökülen yaşlarıma saçmasapan yakıştırmalar yapılacak belki. Kimse bilmeyecek gerçeği. Hiç kimse anlamayacak bir günahın üzerine kurulan bir hayat olduğunu.
O bilecek yalnız. Gözlerime baktığında, yaşattığı onlarca acıyı hatırlayacak bir bir. Kaçıracak gözlerini. Acımadan elimden aldığı çocukluğum dolaşacak etrafında. Omuzlarına oturacak o gün. Kaçıracak gözlerini de yalvarışlarım çınlayıp duracak kulaklarında.
Odasında, salonunda, evinin her noktasında duyacak hıçkırıklarımı.
Attığı her adıma batacak kalp kırıklarım.
Bir gün o da mutsuz olacak.