Bölüm 3: Belgin ve Hasan!
Sabah Kahvaltısı!
Nazire, eşini çoktan uğurlamıştı. Belgin yorgunluğunu atınca uyandı. Annesini de kaldırıp mutfağa geldiler. Çayı ısıtıp kahvaltıya oturdular. Annesi mutfak dolaplarına baktı.
“Bir usta çağırın da şunlara bir baksın.”
Nazire:
“Siz gelmeden önce ölçülerini aldılar. Dolaplar atölyede bekliyor. Ama benimki evde durmuyor ki! Hafta sonu da mesaiye kalınca ustalar bir türlü gelemedi.”
Annesi:
“Ee, biz buradayken gelsinler! Hem baban da başlarında durur.”
Nazire kocasının iş yerine telefon etti. Kocası telefonu kapattıktan sonra Halil Torun’ u aradı. Müsait olduklarını, ustaların montaja gelebileceklerini söyledi.
Kamyonet yarım saat içinde yüklenip yola koyuldu. Kapı çaldı.
Belgin:
“Ben açarım!”
Hasan!
Hani; Samsun’ dan yaz dönemi için gelip Halil Torun’ un ısrarıyla kalan çatı ustası!
“Merhabalar!”
Belgin:
“Hoş geldiniz! Buyurun!”
Hasan, iki çırağıyla birlikte içeri girdi. Nazire, anne ve babasıyla ustayı mutfakta karşıladı.
“Merhabalar!”
Belgin’ nın babası:
“Hoş geldin usta!”
“Hoş bulduk amca!” Hasan elini öpüp alnına koydu.
“El öpenlerin çok olsun oğlum!”
Hasan, dolapların geleceği yere baktı. Her şeyi kafasında planladı.
“Dolaplarınız kamyonette. Onları çıkarmaya başlayalım. Hadi çocuklar!”
O önde çırakları arkada, kapıyı aralık bırakıp evden çıktılar. Çırakların çekmeceleri de getirmesiyle Hasan montaja başladı.
Elinin işe yatkın olduğu gibi sohbeti de iyiydi. O anlatıyor, diğerleri dinliyordu. Belgin, babasının bu kadar güldüğünü hatırlamıyordu. Hasan’ un sustuğu yerlerde Belgin araya girmeye başladı.
Hasan konuşuyor, Belgin konuşuyor… Hasan konuşuyor, Belgin konuşuyor… Sanki mutfakta ikisinden başka kimse yoktu!
Akşam olmuştu.
Yemeğe kalması için ısrar ettiler. Hasan gitmesi gerektiğini söylese de amcanın ‘Allah adı verdim!’ lafından sonra direnemedi. Koyu sohbet sofrada da devam etti.
Annesi, Belgin’ nın Hasan’ a olan bakışlarını yakalamıştı. Bir, iki kere de gülüşünü.
Yemeğin ardından Hasan’ın gitme vakti geldi.
“Her şey için teşekkürler! Ellerinize sağlık!”
Belgin:
“Afiyet olsun!”
Annesi kızı için ‘bir kısmet’ bulmuş olabileceğini düşündü. Ancak erken karar vermek istemiyordu. Bir kere daha görmesi gerekiyordu.
“Nazire!”
“Efendim anne?”
“Vestiyeriniz eskimiş sanki?”
“Elimiz biraz sıkışık! Rahatlayınca yenisini yaptıracağız.”
Annesi bir yol bulduğuna sevinmişti.
“Usta, yeni vestiyeri kaça yaparsınız?”
Hasan:
“Sizin için bir şeyler yaparız teyzem!”
“Hazır gelmişken vestiyerin de ölçüsünü al. Ona göre bir şeyler yapıver!”
Nazire:
“Ama anne…”
“Tamam kızım! Babanızın size ev hediyesi olsun. “
“Tabi, tabi! Parası mühim değil.”
Hasan, metresini çıkardı. Enini boyunu ölçüp defterine not etti.
“Tamamdır! Yarın malzemelerini alır, öbür güne teslim ederim.”
“Sağ olasın oğlum. Hadi selametle!”
“İyi akşamlar!”
“İyi akşamlar!”
Misafirlerini yolcu ettikten sonra kapıyı kapattılar.
Hasan iki gün sonra tekrar geldi. Kamyonetle getirdiği malzemeleri eve çıkardılar.
Montaja başladı.
Belgin ve babası, Hasan’ı yine sohbete tutmuş akşamı etmişlerdi. Belgin’ nin annesi Hasan’ a alıcı gözüyle bakmış ‘hayırlı kısmet’ kararında haklı olduğunu anlamıştı. Akşam yemeğine kalması için ısrar etseler de bu sefer kalmamıştı.
Belgin’ nin annesi durumu kocasına anlattı. O da Hasan’ı sevmişti. Ama kızını iki gündür tanıdığı birine vermek istemiyordu.
Damadıyla birlikte esnafı gezdi. Hasan’ı sorup soruşturdular. Son olarak da Halil Torun’un atölyesine uğradılar. Çay içip Hasan’ın nasıl biri olduğunu ustasından dinlediler. Belgin’in babası endişelerini gidermişti.
Hasan’ın annesi ölmüştü. Babası ise yolculuk yapamayacak kadar yaşlıydı. Hasan’ın ustası ve Halil Torun erkek tarafı oldu.
Bu Cuma akşamı, hâyırlı bir iş için Belgin’ nin evine misafir olacaklardı.
—Sonraki Bölüm—
‘Kız İsteme!’
Yasin Numan Yılmaz