Yalanın ve paranın dünyayı ele geçireceğine inananlara karşı dürüstlüğü ve vicdanı savunurken aklımdan sadece umut geçerdi benim. İnsanın vicdanını köreltmeyen, ruhuna fiyat biçtirmeyen, geleceğe güneş ışığında bakan umuttan bahsettim hep. Umuttan doğan güzellikler serilsin yolumuza istedim.O yola dikenleri elleriyle ekenleri görmezden gelişime içerlemiyorum şimdi.O yolda yürürken ayağıma değen taşa da elime batan dikene de razıydım. Yılların vefasızlığa emanet ettiği birşeyler varmış o yolun sonunda.Bir gün batımıyla çözüldü tüm bağlar. Ben o yolu yara bere içinde yürüdüm. Ben o yolun yarısında rastladığım kendime yitirdiğim vefayı armağan ettim.Çok da güzel oldu. Herşey paradır diyene karşı sevgi duvarında dimdik durdum. Vicdan dedim, vefa dedim. Dedim ve kendim duydum.
Hırsına yenik düşen zavallı bir lisandan beklentim bitti benim.
Paraya emanet edilen ruha en ufak bir selamım kalmadı benim.
Dostluğumdan şüphe edene de, kendine karşı sağırlaşana da, yoluma yeniden çıkmaya tenezzül edene de sözüm kalmadı benim.
Kalpten kalbe giden yollara zift döküldü. Yaşanacak güzellikler göğe emanet edildi.
Varlığıma, yokluğuma, özüme, sözüme lal olan , ötede bir kuru ağaca dal olsun bundan gayrı.
Bu kadarı kafidir, gönül gözümün gördüğü elinde kor ateşi olanın çürümüş insanlığına.
Tanıyamamana yazık, yüreğime yoldaş diye not düştüğüm yüreğine yazık.
Vicdanına bir rüya süresinde rahatlık diliyorum.
Benim, ancak bana yetecek kadar umudum var.
Benim, ancak bana yetecek kadar yolum var.
Sanrıma sarılırım.
O zaman gelecek güzel günlerimedir, duam.