Bu aralar ilham bereket sıçratan bir tanrıça sevgilim. Ben kalbim için seni besliyorum bende; ilham ise beni doyuruyor yokluğunun her zerresinde. Gövdenin beni ezdiği zalim yokluğunda yokluklar yokluklara karışıyor. Bir yokluğa karışmamak için bir yokluğa çekiliyorum. Sonrasında her yer sen, kalem sana zaten hep aşikar…
İlham bereketli tanrıçamın oku bana saplandı. Seni kalbinden vuracak aşka yem edecekti. Yanlışlıkla oldu, biliyorum o bana yanlış yapmaz senin gibi.
Kaleme sevgini ilet. Ben anlarım. Banaymış gibi. Avuturum kendimi bahanemin dipçikliğiyle; telefonum da tahmin ediyor yazacaklarımı. Adını biliyor mu ki yazsın? Akıllı diyorlar bir de ona; kalbimin bildiğini bilmeden kendini akıllı sanıyor, Zavallı ne yapsın…
Şimdi gidiyorum. Yarın gece yine geleceğim. Sonraki gece, yine. Koyu yokluğuna bir takım elbise ve zorlu acına da bir adet insaf hediye edeceğim. Cömert bir yazarım ben. Sayfamın sonunda ve başında kendini her halükarda haklı buluşun bu yüzden. Öz verili ve daha körpecik bir kandırmacanın başrolüyken “bir şey olmaz” diyerek sevenlerdenim. O bir şey olmazlar kalbime olsalar bile…
Bereketini sıçratan ilhamdan bir koşu gidip aldın hemen kendini. Bu kadar acele etme, şimdi bana lazımdın; geri veriyorum. Teşekkür ederim canım, yazılmaktan başka bir işe yaramasan da hakkın ödenmez. Görüşürüz girdabından insafsız yar yokluğuna selamım oldu işte…
Dilara AKSOY