Sen Dedim Yine Sen
Şu İstanbul’un kara gecelerinde buldum seni
Derdin ortasında bir bataklığa çakılı
Üzerine yıkık binaların altında çığlığınla uyandım uykumdan
Ve bir yaş döküldü gözlerimden, sen dedim yine sen
Bir yaz günü iki kıtanın birleşmesiydi
Sen masumca o bankta otururdun
Ben ardında ayakları titrek, kalbi taşa balyoz iner gibi kükrek
İçimde bir atlı sana koşuyor, sen dedim yine sen
Dünyanın duruşunu seyrettim gözlerinde
Kara deliğin kayboluşunda, uzaylarda bir yerlerde
Bir savaş vardı göklerde
Gök delik dolu gibi yağarken üzerime, sen dedim yine sen
Uçsuz bucaksız denizlere baktık seninle
Mavinin aşkına kucak açtık birlikte
Sen maviye hasret, ben sana
Dün dünde kaldı, ben sende, sen dedim yine sen
Sessizliğin pençesinde sana sarıldı ellerim
İçimdeki yangına bir ferahlıktı gözlerin
Gökten yerin dibine düşerken yüreğim
Gönlüyle kucaklayanım, sen dedim yine sen
Ardı sıra gelen kasvet boğazımda bıçak
Dilime döküldü kaynar sular
Pişmanlığım aklıma çakılı mıhla, küflü çiviyle
Elemli bir hastalığa tutuldum, sen dedim yine sen
Her anımda sen diyorum
Kitap okusam yahut bir Atilla ilhan
Ben sana mecburum, içimdeki sevgim buram buram
Yahut bir edip okusam, bitmeyecek sevdalarda, sen dedim yine sen
Kabuslardan uyanırım, üzerime çöken gecelerde
Dizlerim titrek, soluğum kesilir
Kalbimde bir gürleme, çıkıp gitmek istercesine
İçimde bir hasret ateşi, sen dedim yine sen
Sen dedim her gece, bir sen yoktun
Sen yokken ben de yoktum
Varın yoğun peşinde el mahkûm
Sen yoktun, sen dedim yine sen
Nisan 2017
Uğur Erden