Kendimle hayat arasında geçen samimiyetsiz bir konuşmadan sonra öğrenmeye başladım
Aslında hiç de gerek yokmuş ana rahmine düşmeme
Veya da bir suya yüzü koyun uzanmasına,bir yaprağın
Neyse işte
Sanki,bence de,eh işte
Hiçbir zaman derse geç girilmemeli,biliyorum
Yemeğe aynı anda oturmaktan ibaret küçüklüğüm
Kabul edebilirim,bir şeyin olmadığını
Pencere kapalı olsa ne fark eder
Boş versenize boş vermemeyi
Bir kampanyanın içinde kaldım,kendi içimde
Seçemediğim,nice şıklar vardı,sürüsüne
Nice yitirilen var aşk ile birlikte
Varolan yokluklar,bırakın bende
Anne yemekte ne var?
Yemek seçememekten alıkoyamadım kendimi,izin vermediler
Bir kalemi kırmak hiç iyi bir şey değildi,baharları
Elbiselerin üzerine dökülen mürekkebin yerindeydim
Toplu ölüme yol açan bir katildim,herkes uyurken
Yanlışlıkla müebbet hapis verdim kendime
Düşünemedim bir an,çiğ tanelerinin sana benzediğini
Düşünemedim bir an kendimi,bir mumu yakarken,ateşi
“Şimdi”demek düşündürtmüyor bana
Yarın benim olmalı,ben benim değil
Bir subay şöyle bir emir verseydi uyabilirdim belki
“Merak etme asker!!!”
Bilirim
Acıtsa da kötü değildir aslında,yokoluş
Bedenim ruhumun kuşatması altında,olan sadece bu
Belki acıtan da budur sadece
Telkinlerle öğrenemedim
Kazananın hep büyük balıklar olduğunu
Hayatımın sofrasını hazırlayamadım,geç kaldım kendime
Gerçekliğin payına düşen yalnızca ölüm müydü peki?
Yitirilen dünya içinde,onaylanmamış hayatım biraz acıydı
Toprak kokusu için devamlı yağmura ihtiyacım vardı
Ki ölümü düşünmem lazımdı
Masum bir telaş içindeyim dedim,kendimin aynadan yansımasını izlerken
Yüzüm sadece insan olmanın gereğiymiş gibi
Denizlerin hiç bitmeyen sesi
Dinginleştim biraz
“Yeter artık,eve geç kalma”dedi babam
Dilerdim keşke sadece eve geç kalsaydım
Olamadım
Yaprakların gürültüleri eşliğinde bağırmak iyi gelebilir
Kendimi yapraklarla yarıştırabilirim
Ama insanlar rahatsız olmamalı
Biraz önce kendimi uyardım,sessiz olmalıymışım
Tamam dedim
Hemen ardından,özür diledim
Sessiz olmalıydım