Sen hiç hastalıklı bir bedende sevdin mi birisini? ‘Öleceğim’ korkun sadece onu göremeyeceğin için oldu mu? Inan dünyanın en zor şeyi…Kavuşmadan,konuşmadan,dokunmadan göçüp gitme ihtimali. Sabahları uyanıyorsun ama bir gün bile ilerlemiyor takvimden.Hep aynı gündesin…Hep aynı sestesin…Hep aynı mevsimdesin…Onu en son gördüğün saatte ve dakikadasın…Sabah kahvaltısı için ekmek almaya bile sırf bu yüzden gidiyorsun.Onlarında ekmeği bitmiştir belki,ne malum.Hayatında ki 5 çayların yerini hep kağıt-kalem alıyor Diyorsun ki , ulan öyle bir anlatayım ki onu tüm şiir alemi ondan bahsetsin.Peki gerek var mi? Iki satır yazıyorsun ama üçüncüde hep aynı cümle hep aynı amatörlük; ismini kalemin ucundan kaçıyorsun! Kaç şair sevdiğinin ismini söylemişki şiirlerin de,unutuyorsun veyahut kaptırıyorsun! Bu yüzden iste yazdıkların 8 yaşında ki bir çocuğun günlüğünden bile daha kötü oluyor. Çünkü o çocuk ona alınan bisikleti o kadar mutlu anlatıyor ki günlüğünde, dünyalar onun galaksi onun adeta. Sen kanlı canlı ,damarların da gezen tüm vücudunu işgal eden birisini bile yazamıyor,mutlu olamıyorsun.Çünkü 8inde de bisikletin yoktu senin! O hissi, o heyecanı ve sabah olsun da yan komşunun kızına hava atayım umudunu yaşayamamışsın…Bayramlarda şeker toplamak isteyip poşet bile bulamayan çocuk gibisin anlayacağın.
Yani diyeceğim şu ki ölüm Allahtan
Fakat herkes ne çok güzel yazacak sevdiğini
Ne de çok güzel hakkıyla sevip,bekleyebilecek
Ölüm kader işi
Sevmek ise kişilik…