“Yaratılıştan amatördüm.”
AHMET HAMDİ TANPINAR
Yine sol kolum ağrıyordu yine canımı bir şeylere sıkmış olmalıydım. Bir yerlerde çıkmazlara girmiş haliyle çıkmaz olduğu için kaybolmuştum. Belirsizlik, acı veriyordu. Başladığım ama bir türlü bitiremediğim her şey yüzüme tek tek vuruluyordu. Başlamak, bir işin yarısı falan değildi bunu en az kırk kere tecrübe ederek anlamıştım artık. Bir şeyleri değiştirmem gerekiyordu ama o şeyler insanın kendisi olunca zordu. Nasıl değişecektim ben? Nasıl?
Birileri yoluna devam eder siz kalırsınız ya olduğunuz yerde. Onlar yürürler biz avare avare dolanırız. Neden? Onlar unutur geleceğe bakar. Biz unutamayız, kalırız geçmişte, bu yüzdendir geleceğe bir türlü odaklanamayışımız. Bu yüzdendir hiçbir şeyi ciddiye alamamamız. Güvendiğimiz insanların bizi bırakıp gitmeleri, onları hala düşünerek onların üzerimizdeki etkisini devam ettirmesi kendimize yaptığımız en büyük haksızlık değil de ne?
Pişmanlığın öfke nefret olduğu yerde ayrılık vardır. Bizi en çok ayrılık ağlatır, en çok alıştığımız insanın yokluğu ağlatır. Her şeyde o insanın izini ararız olmasa bile ararız. Geri dön diyemeyiz; çünkü insan sevdiği gerçekten özlediği insana utanır diyemez, geri dön…
Yalnızca gitmek isteyen insan gider. Hiçbir acı ilk anda olduğu kadar acı değildir. Acının eşik değeri giderek düşer. Zamanla acı kendisini olgunluğa bırakır. Hayata yeni yeniden kaldığı yerden daha olgun ruhumuz ile devam ederiz.
Ben her şeyimi zamana bırakmış, bir üşengecim. Ben hiç gidemedim, hiç kimseden, hiçbir yerden, hiçbir şeyden, hep benden gittiler, benden götürdüler. Korkarım, alışmaktan bu yüzden. Başlangıçlar hep bana yakın oldu ama sonlar hep uzak. Ben sonları sevmiyorum, mutlu ya da hüzünlü fark etmiyor.