SİNEĞİN RÜYASI
Bugün her şey bir farklı geliyor sanki. Ben bile değişmişim. O her zaman içimde olan tetikte olma duygusu da yok. Büyüklerimiz onu kaybettiğiniz çok yaşamazsınız derler.
Bir sinekseniz ve hayatta kalmak istiyorsanız, sizin için gerekli olan en önemli şey bu tetikte olma dürtüsüdür. Hain şeffaf duvarlardan, ortalıkta sinek kovalayan sinirli gözlerden, kendine doğru çeken ve kendinizi ondan alıkoyamadığınız parlak ama yakan ışıktan sizi koruyan tek şey bu dürtüdür.
Sonra insanlar da sevmez sizi. Sadece sevmeseler iyi ama nefret ederler ellerindeki o son model silahlarla sizi öldürmeye çalışırlar. Bir de isim takmışlar ona “SİNEKLİK”. İsim bulma konusunda çok yaratıcılar değil mi? Neyse sevdikleri şeylerde var insanların. Mesela kelebekler, onları çok severler. Bizi kovaladıkları gibi kovalamazlar onları, üzerlerine konmalarına ses çıkartmazlar hatta fotoğraflarını çekmek için birbirleriyle yarışırlar. Ben de severim kelebekleri, en çok da uçmak için rengarenk kanatlarını açtıkları zaman.
Bugün farklı ama korkmuyorum, uçarken yorulmuyorum, engellerle karşılaşmıyorum. Sanki biri beni taşıyor, önümdeki engelleri kaldırıyor. Çok hafif hissediyorum. Bir insan görüyorum, avucunu açmış beni çağırıyor. İçimden bir ses “Güvenme” diyor, kanatlarım ise beni ona götürmeye devam ediyor. O yalnızca gülümsüyor.
Bir anda uyanıyorum. Arkadaşım gözlerini dikmiş dikkatle beni izliyor. “Ne oldu? ” diyor. “Hiç” diyorum. “Sadece kelebekler rüya görmez değil mi? ”