Dün gece rüyamda gördüm seni
Tutup çekiverdim gökyüzünü
Uyuyup uyanıverdim
Baktım ki elimde duruyor halen
Odama en son giren
Seni hatırlatan kızıl güneşim
Dün gece odamda gördüm seni
Üstünde mavi bir elbiseyle
Bir an ağlamaklı oldun
Bir an çok çabuk geçti
Hızlı adımlarla koşuşturuyordun
Bir yere mi yetişeceksin?
Niye bir şey söylemiyorsun
Dün gece bir çocukla gördüm seni
Altı yedi yaşlarında bir çocukla
Kim o?
Oğlun mu? Kızın mı?
Evlendim demiştin
Yoksa gerçekten senin çocuğun mu?
O her zaman gittiğimiz barda gördüm seni
Dün gece tam bu saatlerde
Yine aynı içkiyi içiyordun
Sigaran da aynı
Buradan öyle gözüküyor
Buradan demişken
Takip etmiyorum seni merak etme
Sadece hep bir yerlerde görüyorum seni
Uzun yerlerde ve kalabalık yerlerde
Hatırla
Veya hatırlamayı da bana bırak
Bana bi bakışın vardı senin
Gözlerinle dünyayı ve bir evreni taşıyordun içime
Sonsuz güzellikteki doğayı
Ve bilinmeyenleri
İşte en çok ihtiyacım olan şey
Halen aklımda kalan o bakışın
Söyle şimdi bana
Ben seni işte hep bir yerlerde görüyorum
Bir annenin merhamet dolu bakışlarında
Bir babanın dimdik duruşunda
Ve karanlık, byoğun bir ormanın içinde
İçinden nehirler akan ormanların içinde
Soğuk nehirlerin
Soğuk nehirlerin içinde
Söyle şimdi bana
Sen halen, büşüdüğün zamanlar
Gökyüzünü tutup çekiyor musun yanına?
Veya kızgın duvarlara tutunabiliyor musun?
Ben bunları yapabiliyorum
Sen kokan bir şeyler arıyorum hep
Şu zamanlar ölümün kapımı çalmasını bekliyorum
Sen de çalardın kapımı bir zamanlar
Heycanla beklerdim
Nefesini hissederdim
Bu kez daha çok istiyorum ama
Senin değil
Ölümün kapımı çalmasını
Ve de küçük bir tekne ile açılmak istiyorum
Sonsuzluğa ve de sensizliğe