Sonraki nesillere hiçbir yazılı eser bırakmamış olan Sokrates hakkında ilk başvurulan kaynak öğrencisi Platondur. Platon hocasının idamının ardından onun diyaloglarını, öğretilerini kitaplarında işlemiştir. Bu kitaplardan birisi de yüzyılları aşarak günümüze ulaşan Devlet kitabıdır. ‘Devlet’ Platon’un Sokrates’e yaptırdığı diyaloglardan oluşan bir başyapıttır ve içerisinde ideal devlet anlayışından, askeriliğe ve hatta ticarete kadar günlük yaşamdan birçok konu üzerine diyaloglar, fikirler bulunmaktadır. Bizse bu yazıda en temel evrensel değerlerden birisi olan doğruluk, dürüstlük kavramı üzerinde duracağız. Bakalım Sokrates’in dürüstlük üzerine düşünceleri nelermiş?
Sokrates’e göre insanda üç yan vardır. Taşkın, öfkeli, cesur ve zevklere düşkün, arzuları bitmeyen yanı, bilgeliğin geldiği ve insanın taşkın yanını dizginleyip ona öğütler verecek olan akıl yanı ve bu ikisinin kendi üzerine düşen görevleri yerine getirdiğinde insanın içinde kendiliğinden oluşan ölçülü yanı. İnsanın taşkın yanı harekete geçip kötü bir şey yapmaya kalkıştığında akıl onu yatıştırır, kabul edilebilir bir seviyede dizginler ve insanın içindeki ölçü sağlanmış olur. İşte Sokrates’e göre ancak insanın içindeki bu üç yan; taşkınlık, akıl ve ölçülülük kendi görevini yaptığında o insan tam olarak doğru, dürüst bir fert olur. Böyle bir kişi ne başkasının malına, makamına göz diker, ne insanları aldatır ne de herhangi bir emanete hıyanet eder. Ve şunları anlatan cümlelerle devam eder Sokrates; ”Bizim doğru bir insan olmak istememizin sebebi doğruluğun takdir edilen bir değer olması ya da böyle insanların toplum içinde övülmesi olmamalı; biz kendi iç huzurumuz için doğruluğu aramalı ve doğru olmaya çalışmalıyız. Çünkü nasıl bir insanın organları kendi görevlerini yapmayınca bedenin huzuru bozulur, örneğin; mide sindirim yapmasa bütün bir beden huzursuz olur, birey de doğru olmayınca yani içindeki bahsi geçen üç farklı yanı kendi görevlerini yapmayınca (tıpkı beden-organ örneğindeki gibi) ruhu huzursuz olur ve iç düzeni bozulur.”
Sokrates milattan önce 400 lü yıllarda doğruluk üzerine bunları düşünüp çevresindekileri bunları öğütlemekte ve önemini tüm insanlara anlatmaya çalışmaktaydı. Bizler de milattan önceki yıllarda dahi önemi bilinen bu değeri hiç değilse sırf bu nedenle, iç huzurumuz kaçıp düzenimiz bozulmasın diye elde etmeye çalışmalı ve hayatımız boyunca yaptığımız her işte doğruluğu gözetmeye uğraşmalıyız.
Yazının orjinali ve daha fazlası için bakmak isterseniz; http://birdamlafikir.blogspot.com.tr