Şurama bir acı oturdu yine, unutamıyorum, uyuyamıyorum. Ah be Rüvey’da. Baba’nı ben aldım elinden. Ne derim, nasıl affettirebilirim kendimi. Acını nasıl dindirebilirim, bilmiyorum.. ”Baban seni nasıl severdi..” diye sormuştu o şerefsiz muhabir sana.. sende ”canım kızım derdi.” Demiştin hani. Ben onları söylerken gözlerinde kendi babamı gördüm biliyomusun. Ben ilk defa o zaman anladım babamı.. seni anlayabilene aşk olsun küçük kız.. Ben, sende kendimi gördüm. Acı gördüm. Özlem gördüm. Ağır bir yük gördüm. Ben kaldıramıyorum biliyomusun küçük kız. Senin ağırlığın altında eziliyorum her gün, her dakika, her saniye… Affet desem ? Ama yok affetme.. Senin babanı ben aldım elinden.. Küçük kız babasının prensesi olurmuş ya hani, ben seni de babanın elinden aldım biliyomusun.. Hem de hiç acımadım alırken.. Yine de demiyeceğim beni affet diye.. Beni hiç affetme olur mu küçük kız ? Beni hiç affetme…